Jean Genet (Jan Jöne diye okunur) (1910-1986) Fransız düşünür, yazar. Daha çok tiyatro oyunlarıyla tanınır.
1910 yılında Camille Gabrielle Genet tarafından kimsesizler yurduna bırakılan yeni doğmuş bebeğe Jean adı verilmişti. Jean, yedi yaşına geldiğinde zanaatçı bir ailenin yanına yerleştirildi. 10 yaşında hırsızlığa başladı, on üç yaşında bir zanaat okuluna kaydoldu. Ancak orada da çok kalmayacaktı; 1926'da, 3 ay süren ilk hapishane deneyimini yaşadığında 15 yaşındaydı. Serbest kaldığında uslanmamıştı; bu kez reşit olana kadar kalmak üzere ıslahevini boyladı. 1930ların sertliği ile ünlü bu ıslahevi Genetyi gerçek bir suçlu haline getirdi.
Islahevinden kurtulabilmek için yazıldığı askerlikten ve ardından Fransadan firar eden Genet, pekçok ülkeyi ve hapishaneyi ziyaret edeceği bir yıllık seyahatinin sonucunda 1937de Fransaya geri döndü ve yeniden suç dünyasına daldı. Beş yıl boyunca ya hırsızlık yaptı, ya fahişelik. 1942de bir kez daha cezaevine düştüğünde olgunlaşmıştı artık. İlk şiirini yazdı, ilk kitabı Notre-Dame des Fleurs (Çiçeklerin Meryem Anası) yayımlandı. Ardından Miracle de la rose (Gülün Mucizesi) geldi. 1948 ylında yayımlanan Journal du voleur (Hırsızın Günlüğü) bir anlamda Genet'nin otobiografisi niteliğindedir. Le balcon (Balkon), oyunları ve hatta tüm eserleri içinde en çarpıcı olanı kabul edilir. Balkon adlı oyununda yeryüzü egemenlerini alaycı ve acımasız bir dille eleştirir. Bu oyun Türkçe olarak 1998 yılında Tiyatro Stüdyosu tarafından sahnelendi. Ölümünden kısa süre önce, atölyesinde ziyaret ettiği Alberto Giacometti ile yaptığı röportaj ve Giacometti'nin sanatı üzerine kendi yorumunun bulunduğu L'Atelier d'Alberto Giacometti Giacometti'nin Atölyesi adlı röportaj/sanat içerikli kitabı, Genet'nin son yapıtıdır.
Kitapları sayesinde tanıştığı André Gide, Jean Cocteau ve Jean-Paul Sartre'ın cumhurbaşkanına verdikleri dilekçe sonucu özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu af sonrası, tekrar yeraltı dünyasına dönmemiş, kendisini tamamıyla edebiyata vermiştir. Ancak toplumsal olaylara, ezilen insanlara karşı hiç duyarsız kalmadı; 1968 mayısında öğrencilerin, Vietnam Savaşı sırasında Amerikan solunun, ırkçılığa karşı Kara Panterler'in ve İsraile karşı da Filistinliler'in yanındaydı. Bu konular hakkında yazdıkları ve röportajları Türkçe olarak Açık Düşman başlığıyla yayımlanmıştır.
1986'da Paris'te bir otel odasında ölü olarak bulunmuştur.
Gördüğüm her çocukta (...)çocukluğumu yeniden bulmaya, çocuk olarak kendimi sevmeye çalışıyorum.(...)
O çocuk güldüğünde sanki kendi gözlerimin önünde ekmek kırıntıları gibi dökülmüştüm.
Devlete tabi olan halk değildir, devlet halka tabidir; çokuluslu hisse senedi ortaklığına dayalı şirketlere ve onların fabrikalarına ihtiyacı olan halk değildir, halka ihtiyacı olan o pislik kapitalistlerdir; polisin amacı halkı suçlulardan korumak değil, emperyalist sömürücülerin düzenini halktan korumaktır; halkın adalete değil, adaletin halka ihtiyacı vardır.
On dört temmuz: Her yerde mavi ,beyaz,kırmızı renkler. Divine , küçümsenmiş oldukları için saygı duyduğu tüm öteki renkleri barındıran giysiler giyiyor.
Padme Amidala ile beraber bir etkinlik yapmaya karar verdik.
Etkinliklere göz attığımızda yeraltı edebiyatının nerdeyse hiç okunmadığını ve türün çok fazla bilinmediğini düşünerek, böyle bir etkinliğin türün tanınması ve anlaşılması adına yararlı olacağını düşündük. Daha
NOT: BAZEN ARKA ARKAYA ÇOK FAZLA İNCELEME PAYLAŞTIĞIM İÇİN SORULUYOR. BUNLAR BANA AİT VE BİR SÖZLÜK SİTESİNDEKİ ÜYELİĞİM SÜRESİNCE PAYLAŞTIĞIM İNCELEMELER. BURAYA ZAMAN BULDUKÇA TAŞIYORUM.
________________________________________________
evet, ben de başlıkta yazdığım gibi bu listedeki kitapların hepsini yıl içinde okuyamayacağımı biliyorum ama ne kadarını okuyabileceğimi bilmiyorum.. bunu da bu sene göreceğim/z.. (=
asgari ücret/dolar kuru= bu sene okuyacağım kitap sayısı kutsal denklemimden hareketle (şu anki kura göre) yıl
Jean Genet, hayat hikayesiyle okuma yoluma eklenen yazardır, kesinlikle külliyat bitireceğim sade dili ve akıcı yorumuyla. Konulara dokunurken bakış açısındaki gerçeklik yazarı iyiki tanımak istemişim dedirtti...
Hizmetçiler, Jean Genet'nin sahne için en sık yeniden canlandırılan eseridir. İlk olarak 1947'de Paris'te sahnelenen eylem, gerçek hayattaki bir skandaldan esinlenip, iki hizmetçinin -Solange ve Claire- Madamları dışarıdayken, ezilen durumlarının intikamını almak için ritüelleştirilmiş fanteziler gerçekleştirerek kendilerini oyalarlar bu kısımdaki rol bütünlüğünün acımasızlığı daha gerçekçi anlatılamazdı. Ancak oyun kontrollerini aştığında, hizmetçiler fantezilerini gerçeğe dönüştürmeye çalışmak zorunda kalırlar. Varlığın ve görünüşün, hayali ve gerçeğin dönüşlerinin olduğu kısımlardaki role bürünme durumlarındaki benzer tavırlar insanı hayrete düşürüp düşünmeye sevk ediyor. Tüm bu acımasızlık üzerindeki acımasız düşünceler çok güzel bir örnek olmuş Genet'nin Hizmetçiler'inde sanki... Bu tiyatro metnindeki Genet'i kabul edilebilir kılan durum sahte, yapmacık ve yapaylıktan uzak unsurlar olsa gerek, hayatın acımasız gerçeklerine maruz kalan bir yazar için bunların en olağan hâllerine şahitlik bukadar gerçekçi yapmıştır muhtemel. Çok severek okudum, yormadan okutan bir yazar olduğu için okumaya devam edeceğim...
Bu eserin herkesin zevkine uygun olmadığını biliyorum, ancak size üzerimde derin bir etkisi olan Jean Genet - Notre-Dame-des-Fleurs (orj.) / Our Lady of the Flowers, Çiçeklerin Meryem Anası kitabından bahsetmek istiyorum. Fransız yazar Jean Genet'nin 1942 yılında Fresnes hapishanesinde yazdığı
Yeraltı edebiyatı çok ilgimi çekmez, Jean Genet’ın eserlerinı bu ilgisizliğin dışında tutmamın bir nedeni var: o kurgusal bir karakter değil, gerçekten yaşamış canlı kanlı bir karakter. Annesi fahişe. Doğar doğmaz terk edilmiş. Sokakta büyümüş. Eşcinsel. Hırsızlık yaparak hayatta kalabilmiş. Son kez hırsızlık suçundan yakalandığında müebbet hapse mahkum olmuş. Hapisteyken yayınladığı ilk romanı Gide ve Sartre gibi aydın ve entelektüellerin dikkatini çekmiş ve yine bu kişilerin çabasıyla Cumhurbaşkanı tarafından affedilmiş ve hapisten çıkmış. Hayatının geri kalanında tam bir anarşist ve aktivist olarak yaşamış. Filistin direnişinden tutun da Amerika’daki siyahların özgürlük ve eşitlik mücadelesine kadar dünyanın her yerindeki toplumsal mücadelelere destek vermeyi ihmal etmemiş. İşte bu romanda böyle bir karakterin yaşamından parçalar var. Otobiyografik bir eser. Tam bir underground eser arayanlar için önerebileceğim bir kaç kitaptan biridir. Keyifli okumalar dilerim şimdiden.