Sokağa çıktığımda gökyüzü kapkaraydı. Her yerde ışıklar yanıyordu. Bu sahtekarlık dünyasında moralimi yükseltecek dürüstlük işaretleri bulabilmek için gelip geçenlerin yüzüne bakıyordum.
"Daha talihsiz bir adam olsaydın cezan hafiflerdi"dedi hakim " ama toplum sahip olduğu zenginlikleri senin üzerinde cömertçe kullanıp harcamış da , eğitimli ve uygar bir insanın, toplumun faydalı bir üyesinin belirtisi olan o vicdanı senin içinde uyandırmayı düpedüz başaramamış "
Genç kalmanın Sırrı çocuk kitapları okumaktır küçük çocuklar için yazılan kitapları oku genç kalırsın Roman felsefe falan oku kendini yaşlı hissedersin
Bu yapıda biriyle nasıl başa çıkarsınız? Ne yapabilirsiniz? Kalabalıkta gözünüzün ille de sivilceli bir yanakta, çolak bir elde karar kılmasını nasıl engelleyebilirsiniz, insan soyunun hesapsız yücegönüllülüğü, insan yaşamının kıyıcı ama yüzeysel çekiciliği karşısında duygulanmayı nasıl öğretebilirsiniz ona? Korkunun, ürkünün bile yıldıramadığı bazı gerçeklere parmak basmasını nasıl sağlayabilirsiniz? O sabah deniz, koyu alaca bir renkteydi. Karımla kız kardeşim -Diana ile Helen- yüzüyorlardı, koyu suda karalı sarılı ışıldayan başlarını seçtim. Denizden çıkışlarını gözlerken çıplak, utançsız, güzel ve çok zarif olduklarını gördüm, çırılçıplak kadınların denizden ayrılışlarını seyrettim.
Bunları yazdığım dönemde, tedavide rağbet gören şeyler hızla değişiyordu ve dünün geleneksel terapistlerinin çoğu oto yıkamacılarda cam siliyordu. "Deli doktoru" demenin çoktan modası geçmiş ve yerini eski bir terime, "psikanalist"e bırakmışken...