Belki de yıllardır söylemek istemişti bunu, doğru ruh halini ve zamanı bir türlü bulamamıştı, ama söylemişti nihayet, özenle hazırlanıp uygun zaman ve ruh hali bulununcaya kadar kenara kaldırılmış bir cümle.
...garajdan çıkarken yanağımda ölü bir boşluk hissettim, Harriet'in bana güle güle öpücüğü kondurmadığı yerde. Çeyrek yüzyıldır hayatımızın bir parçası olmuştu güle güle öpücüğü. Bir keşişin dua tespihinin tanelerinden birinin eksikliğini hissettiği gibi hissediyordum o öpücüğün eksikliğini.
Ben biliyordum o köpeği neden istediğimi. Utanç verici derecede açıktı, ama oğlana söyleyemezdim. Mahçup olurdum. Kendime itiraf edebilirdim ama, bununla ilgili bir sorunum yoktu. Yenilgiye ve başarısızlığa uğramaktan usanmıştım. Zafer açlığı çekiyordum. Elli beş yaşındaydım ve tek bir zafer yoktu görünürde bir çarpışma bile. Düşmanlarım bile çarpışma isteği duymuyorlardı artık. Dangalak zafer demekti. Yazmadığım kitaplar, arzuladığım kadınlar, Danielle Darrieux, Gina Lollobrigida ve Nadia Grey. Senaryolarımı kan damlayıncaya kadar doğrayan eski konfeksiyoncu patronlarıma karşı zafer demekti. Ünlü üniversitelerde okuyan, dünyaya çok şey vaat eden çocuklara sahip olma düşümdü. Sevgili Rocco'm gibi bitmek bilmeyen günlerimin acısını hafifletecek, yaralarımı saracak, çocukluğumun yoksulluğunu ve geleceğimin umutsuzluğunu unutturacaktı.
Köpekti, insan değil, bir hayvan, ama zamanla dostum olacak, beni gururlandırıp dertlerimi unutturacaktı. Tanrı'ya benim hiçbir zaman olamayacağım kadar yakındı ve okuma yazması yoktu, daha iyisi can sağlığıydı. O da uyumsuzun tekiydi benim gibi. Ben dövüşüp kaybedecek, o ise dövüşüp kazanacaktı.
*Dangalak ve Rocco, köpek isimleri