Jordan Paul

0.0/10
0 Kişi
16
Okunma
2
Beğeni
913
Görüntülenme
"Our popular culture is obsessed with the idea of aliens from outer space, endowed with intelligence and purpose (often hostile) but skewed away from us in some essential way, different in outlook and desire. It is highly unlikely, to say the least, that any aliens from outer space have ever come anywhere near our Earth, but it is certain that human beings of the modern sort (that is to say representatives of the species Homo sapiens, to which every member of the human race today belongs) have in the not so remote past shared parts of the world with forms of human being significantly different from themselves, both physically and, it must be, psychologically too."
The History Press, pdf
Biz yalnızca yaptıklarımızdan sorumluyuz,başkalarının yaptıklarımız karşısındaki duygularından değil.Başkalarının yaptıkları karşısında gösterdiğimiz tepkiden ve duygularımızdan kendimiz sorumluyuz
Reklam
Erich Fromm
Asıl sorun, ilişki içinde ayrılık düşüncesini yenebilmeyi, birlik olabilmeyi, bireylerin kendi yaşamlarının dışına çıkıp bir olabilmeyi başarmalarıdır.
Sayfa 4 - Sistem Yayıncılık - 2003
Seçim
"Duygusal ihtiyaçlar” sadece sevgi ve şefkate olan ihtiyaçlardan ibaret değildir. Bunlar önem teşkil etse de asıl kritik olan sezgilerinizin ve duygularınızın kabul görmesi ve doğrulanmasındansa görmezden gelinmesi ve reddedilmesidir. Bir örnek verecek olursak: Ebeveynlerin kavga ettiği bir ortamı düşünelim. Çocuk bu durumda korkuyor. Çocuk annesine soruyor; “Neden babama kızgınsın?” Anne sinirli ve üzgün görünürken; “Kızgın değilim," diye cevap veriyor. Çocuğun kafası karışıyor, daha çok korkuyor ve "Bağırdığınızı duydum," diyor. Anne kızarak yanıtlıyor; “Sana sinirli olmadığımı söyledim ama böyle davranmaya devam edersen sinirleneceğim!” Çocuk bu durumda korkuyor, kafası karışıyor, sinirleniyor ve suçluluk duyuyor. Annesi ona sezgilerinde yanıldığını söyledi ama eğer bu doğruysa bu korku dolu duygular nereden kaynaklanıyor? Çocuğun böyle bir durumda annesinin yalan söylediğine ve kendinin haklı olması gerçeğiyle duydukları, gördükleri ve hissettiklerinde haksız olduğu gerçeği arasında bir seçim yapması gerekiyor. Genelde çocuk kafa karışıklığını seçip kendi sezgilerini göz ardı etmeye razı olacak ve böylece bu sezgilerin doğru olmadığını düşünme rahatsızlığıyla da karşılaşmamış olacaktır. Bu durum bir çocuğun kendine ve sezgilerine olan güvenini, özellikle de yakın ilişkilerde, sarsacaktır.
Reklam
Bastırılan acılar
Acıyı Bastırmak Fiziksel ve Ruhsal Sorunlara Yol Açar. Bastırılmış üzüntüler, yalnızca bastırıldıkları için yok olmaz. Bir süreliğine ortada görünmez, ama dışarıda öfkelenen bir adamın eve gelip köpeğine tekme atması gibi, başka bir yerden patlak verir. Eğer çok fazla bastırılırsa, başka yerden patlak vermez, kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını bozar. Dennis Jaffe, Healing from Within kitabında, aşırı bastırılmış acıların kronik hastalıklar olarak ortaya çıktığını anlatıyor. Acı, ifade edilinceye kadar dışarı atılamaz, bedende saklanır. İçi, dışa vuramadığı olumsuz duygularla dolu olan kişi, depresyona girer, ama bunun ayırdında değildir. Depresyon, rahatsız verici olduğu halde, kişinin daha büyük acılardan kendisini tecrit etmek için kullandığı bir yoldur. Eski üzücü anılarımızla ilgili dışa vuramadığımız duygularımız içimizde kanayan bir yara olarak kalır. Çok aci veren bu yaralara kimsenin dokunmasına izin vermeyiz.
Benliği ve Sevgiyi Kaybetme Korkusu
"En büyük korkumuz sevdiklerimizin sevgisini kaybetmektir. Bazı kişilerde bu korku sürekli bir kaygı yarattığı için, kendilerini korumada tutarlar. Sevilmekten ve yakin ilişki kurmaktansa, terk edilme korkusuyla buna hiç yanaşmazlar. Sevdiklerinin ölmesi düşüncesi de dayanılmaz olduğu halde, reddedilmek zihinlerde daha büyük bir olasılık olarak çöreklenmiştir. Sevdiklerine geçici olarak ilgisiz davranma ve eleştirme gibi hafiften başlayarak işi daha da ileri götürür, sevdiklerini terk eder ya da kesin olarak reddederler. Reddedilmekten o kadar korkarız ki, bundan kaçınmak için her şeyi yaparız. Sonuçtada, yan bir bakışa, küçük bir ilgisizliğe ya da bir baş hareketine karşı aşırı duyarlılık gösteririz. Onaylanmama ve reddedilme korkusuyla benliğimizi yitirir, sevdiğimiz kişinin her isteğine boyun eğeriz. İlişkimizin yapısına bağlı olarak sevdiğimizi yitirme ve benliğimizi yitirme arasında gider geliriz. "
Evlilik. karsılıklı ödün vererek uzlaşmaya varmaktır kabul etmektir.
Aşık olmak bir tür kendinden geçiştir ama çoğu aşk ilişkisinin zaman içinde etkisini yitirdiğini hatta yok olduğunu hep biliriz.
Reklam
Sincap kendini korumanın gerekli olduğuna inandığı zaman yuvasından çıkmaz; ortamın güvenli olduğunu hissettiği an dikkatle çevreyi araştırır. Yuvasının içindeyken yuvasının dışını araştıramaz. Dışarıdaki meşe palamuduna ulaşmayı çok istese de, yuvasından ayrılmadıkça onu elde etmesinin bir yolu yoktur. Bizim için de böyledir. Bu nedenle, değişmek için karar verdiğimiz zaman yalnızca karar vermek değişmemize yeterli olmaz. Sigarayı bırakmayı, zayıflamayı, başkaların da daha az kusur bulmayı, duygularımızı daha çok ifade edebilmeyi vb... çok isteyebiliriz, ama ilk niyetimiz korunma olduğu sürece bunları başaramayız.
Sayfa 9 - Sistem yayıncılıkKitabı yarım bıraktı