Joseph Markulin

Joseph MarkulinMachiavelli yazarı
Yazar
10.0/10
3 Kişi
21
Okunma
2
Beğeni
1.224
Görüntülenme

Joseph Markulin Sözleri ve Alıntıları

Joseph Markulin sözleri ve alıntılarını, Joseph Markulin kitap alıntılarını, Joseph Markulin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hayat bir nehirdi. O kıyısında durmuş seyrediyordu.
Sayfa 553Kitabı okudu
Kent ahlaki çöküntünün zirvesindeyken Papa tutmuş yanlış doktrinlerin yayılmasını engellemek gibi işlerle uğraşıyordu. Romalılar her gün sokaklarda ölüm tehdidi altında yaşarken Papa Dini inancın saflığını korumaya çalışıyor, kitapların bu konuda tehlike yaratacağına inanıyordu. Aslında Niccolo bu kararın ardındaki mantığı görebiliyordu. Bu tam anlamıyla mutlak iktidar mantığıydı. Matbaa ve bunun mümkün kıldığı fikri yayma kolaylığı bir başka fenomenin doğmasına yol açmıştı: Sansür.
Sayfa 372Kitabı okudu
Reklam
"Hata yaptım, hatalıyım," diye itiraf etti Niccolo. "Düşünce, söz ve eylemde ne çok günah işledim ben."
Sayfa 442Kitabı okudu
Machiavelli, Niccolo di Bernardo 3 Mayıs 1649 (Nüfus kaydı sahnesi)
Sonra zafer kazanmış bir eda ile kara fasulyeyi kapıp yaşlı adamın burnunun dibine soktu. –"Oğlan mı?" diye haykırdı Folco. –"Evet oğlan. Bir oğlan daha!" —"Söyle bakayım, bebek anası gibi bir deri bir kemik mi, yoksa babası gibi şişko ve çirkin mi?" –"Pancar gibi kıpkırmızı ve buruş buruş. Ama öyle bir haykırıyor ki, adam olacağı şimdiden belli." –"Hadi nüfusa kaydedelim o halde." Folco dev ciltlerden birini önüne çekti ve kurdele ile işaretli sayfayı açtı. Bernardo gerekli bilgileri sıralarken yaşlı adam da okunaksız ama zarif bir yazıyla kayıt düştü: Machiavelli, Niccolo di Bernardo 3 Mayıs 1649 Folco yazması bittiğinde yazının mürekkebini kuruttu ve bir toz bulutu havalandırarak defteri kapattı. Bernardo kara fasulyeyi yaşlı adama teslim etti ve adamın onu kocaman toprak bir kavanoza atışını izledi. Floransa'nın ölüsünün de, dirisinin de hesabı bu kavanozda tutulurdu. Her fasulye bir Floransalıyı simgelerdi. Kara fasulyeler erkekleri, beyazlar kadınları gösterirdi. Kavanozda 50 bini aşkın fasulye tanesi vardı. Kimse tam sayıyı bilmezdi. Kimse saymamıştı. Folco o akşam eve gitmeden önce kavanoza üç kara fasulye daha atacak ama Oltarno tarafında, bezcilerin atölyelerinde çıkan yangın yüzünden kavanozdan 24'ü Kara 17'si beyaz olmak üzere bir avuç dolusu fasulye eksilecekti.
"Daha önce gözlerinin önünde ölen biri hiç olmamıştı. Ölümün bu kadar sıradan, aynı zamanda bu kadar korkunç olabileceği hiç aklına gelmezdi. Adam öldürmek bu kadar kolay mıydı? İnsan bu kadar duygusuzlaşıp laf olsun diye öldürebilir miydi?"
Zaman hiçbir şeye yetmiyordu. Yapılması gereken çok önemli işler vardı.
Sayfa 654Kitabı okudu
Reklam
"İnsanoğlu böyledir işte; kendi dehasının ve doğanın ürettiği kötücül güçlerden yararlanmak, onlardan avantaj ve kâr sağlamak konusunda sınırsız ve şaşmaz bir kapasiteye sahiptir."
Sayfa 428Kitabı okudu
Kızın elbisesinin kol ağzına işlenmiş, insanı ürperten sarı amblemi işaret ederek, "Nedir o?" diye sordu. Kız, "Bir arma, bir işaret," diye kestirip attı. Söz konusu arma insan eli büyüklüğündeydi. İğneli bir tekerleğe benziyordu, ayrıca güneşin veya bir yıldızın kozmolojik tasviri de olabilirdi. "Anlamı ne ?" diye sorduğu Niccolo. "Benim Yahudi olduğumun işareti," dedi kız. "Bu her Yahudi'de bulunur mu?" "Buna zorunluyuz," dedi kız ayrıntıya girmeden. Niccola, "Bu dini bir işaret midir?" diye sordu ısrarla. "Galiba öyle ama benim dinimde bir anlam taşımıyor, sanırım sizin dininizde anlamlı." Cevap tatmin edici değildi. Niccola'nın aklı karışmış, merakı artmıştı. "Madem anlamını bile bilmiyorsun, o halde neden üstünde taşıyorsun?" Kız içini çekti. Kalın kafalı bir çocuğa onuncu kez ders anlatır gibi sabırla açıkladı. "Çünkü yasa benim bunu yapmamı emrediyor. Benim yasam değil, sizin yasınız, Papa'nın yasası. Bütün Yahudiler bu işareti taşımak zorunda." "Neden?" "Yahudi olduğumuz anlaşılsın diye. Böylece bizden uzak durmaları, bizi hırpalamaları, taciz etmeleri ya da bizi hristiyanlığı kabule zorlamaları kolaylaşır. En çok bunu seviyorlar değil mi? Yahudi'yi dininden döndürmeye zorlamayı?" Sesine bir acıklık oturmuştu.
"Niccolo sağlığında Prens'in basıldığını göremedi. Kitap ilgi ve dikkatten uzakta, okuruna ulaşamadan kaldı."
Sayfa 546Kitabı okudu
"Önlerinde çok sorunlu ve sorularla dolu bir gün uzanıyordu. İnsanın yaşamadan geçmek istediği günlerden biri."
Reklam
"Senin sorunun şu Machievelli," dedi. "Hayat hikayen, senin hayatının hikayesi değil. Şu lanet olası Cumhuriyetin iniş çıkışlarının hikayesi."
Sayfa 586Kitabı okudu
Giuliano de Medici tüberküloz'dan öldü. Bu haber Niccolo için feci bir yenilgi demekti. Kapıldığı iyimserlik dalgası kayalara çarpıp parçalanırken onu da sertçe sahile savuru vermişti. Giuliano'nun ölümü ile Niccolo'nun içinde bulunduğu durumdan kurtulma, iş teklifi alma ve hepsinden önemlisi birleşik İtalya umutları da suya düşmüş oluyordu.O an geçip gitmiş, kendisi ve İtalya için doğan fırsatı yakalamak mümkün olmamıştı. İşkence ve sürgünden sonra içine düştüğü umutsuzlukla başlayan döngü, yükselen umutlar ve beklentiler sürecinden sonra onu yeniden umutsuzluğun kapısını bırakmıştı. Niccolo'nun bir kez daha hevesi kırılmış, dünyadan kopmuştu. Bu gelecek 12 yıl boyunca, bir başka deyişle yaşamının son 12 yılında kendini tekrar edecek bir kalıptı.
Sayfa 548Kitabı okudu
Prenslikler hakkında küçük bir çalışma toparladım. Konuyu bayağı irdeliyorum. Prensliğin ne olduğunu, kaç birimi bulunduğunu, nasıl elde edildiğini, nasıl sürdürüldüğünü ve tabii ki neden kaybedildiğini tartışıyorum. Fantezlerim hoşunuza gittiyse, kitabı da seveceğinizi sanıyorum. Daha da önemlisi bu kitap yönetenlerin, özellikle çiçeği burnunda hükümdarların çok işine yarayacaktır. Bu yüzden onu Medici ailesinin "tek iyisi" olan Giuliano dé Medici'ye ithaf etmeyi düşündüm. Bu konuda bana önerileriniz olursa minnettar kalırım. Acaba kitabı Roma'ya benim götürmem mi daha uygun olur? Yoksa kitabı benim adıma takdim etmek üzere size mi göndermemi istersiniz? Kitap Giuliano dé Medici'nin ilgisini çeker mi dersiniz? Okur mu acaba? Bütün bu sorular kafamı kurcalıyor.
Sayfa 545Kitabı okudu
Loncası olmayan tek grup işkencecilerdi.
16 yüzyılda Floransa loncaları ekonomik yaşamın hemen bütün alanlarını kapsıyordu. Bunlar işçi teşkilatları olmayıp mal sahipleri, imalatçılar, profesyoneller ve tecrübeli sanatkarların oluşturduğu kartellerdi. Kendi etkinlik alanlarında bir tür sanal tekel oluşturmuşlardı. Böylelikle fiyatları beliriyor, piyasalara hükmediyor, istenmeyen rekabeti ortadan kaldırıyor, kulis faaliyetleri için fon oluşturuyor, gerektiğinde devlet görevlilerine rüşvet veriyorlardı. Ancak yaptıkları başka işler de vardı. Sundukları hizmetler ve ürünlere ilişkin kapsamlı eğitim, lisans ve kalite kontrol sistemleri geliştirmişlerdi. Bu loncalar hayli ihtisaslaşmış teşkilatlardı. Ticaret yelpazesini kendi aralarında son derece dar kapsamlı uzmanlık bölümlerine ayırmışlardı. Öyle ki yalnızca kasaplarla öncesinden değil, domuz kasapları loncası, keçi kasapları loncası, koyun kasapların loncası, kümes hayvanları loncası ve bunun gibi pek çok alt gruptan söz etmek mümkündü. Floransa da birlik oluşturmamış hiçbir zanaat yoktu.Loncası olmayan tek grup işkencecilerdi. Çıraklık, kalfalık, ustalık eğitimi veren organize bir sistemleri yoktu. Bu sanatı uygulamak isteyen sınavdan geçirilmiyor, beceri ve kazanımlarının kanıtı olarak kendisinden bir başrola sunması istenmiyordu.
Sayfa 521Kitabı okudu
"Devletin bütün önemli mevkilerine kendi adamlarını yerleştir. Her ne yaparsan yap, çevrende cesaret ve yetenek bakımından yetersiz adamlar bulunsun..."
Sayfa 541 - X.Leo adını alan Giovanni dé Medici yeğenine Floransa'yı yönetme konusunda akıl veren bir mektup yazmış.Kitabı okudu
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.