Karşındaki tüm kalbinle güvenebileceğin biri olmalı. Durmak istediğinde ya da bir şeyleri değiştirmek istediğinde karşındaki insanın seni dinleyeceğini bilirsin o zaman.
İtiraf etmeliyim ki, çerez bir kitap olarak başladım kitaba. Ama sonra içinde kayboldum. Her sayfasında ayrı bir acı hissettim içimde. Boğazıma bir yumru yerleşti ve uzunca bir süre de oradan gitmedi. Bir çocuk sahibi değilim, olsam bu kitabı sonuna kadar okumaya dayanabilir miydim bilmiyorum. Çocuk istismarıyla ilgili sayılar gün geçtikçe artarken, bu kitabın her yetişkinin okuması gereken bir kitap olduğuna inanıyorum.
Küçücük cocukların bile cinsel obje haline getirildiği, her türlü iğrençliğin çeşitli kampanyalarla normalleştirilmeye çalışıldığı şu dönemde böyle bir roman okumak hiç de umut verici olmadı benim içim.
İçim cız ederek, kahrolarak " Yok canım bu kadar da olmaz ki" diyerek okudum. Üstelik kurgulanmış bir roman olarak okuduğum şeyin
Bu kitap ilk kelimesinden son kelimesine kadar içimde yer etti. Belki gözyaşı dökülmedi gözlerimden okurken ama boğazıma bir yumru yerleşti. Hani ağlayınca bazı şeyler içinizden sökülüp akar gider ya işte o gitmesi gereken her şey benim içimde kaldı.
Görmezden geldiğimiz olayların bizimde başımıza gelebileceğini bu kitabı okuduktan sonra daha iyi anladım. Bir çocuğun başına ne gelirse gelsin anne babasına olan bağlılığını, saflığını daha iyi anladım. Ama bu anlayış ne yazık ki içimde güzel duygular uyandıracağı yere içimi acıttı.
Bu kitap hakkında çok şey söylemek lazım veya en iyisi hiç bir şey söylememek lazım. Herkesin, hem de herkesin okumasını tavsiye ederim. Hatta okumasını şiddetle tavsiye ederim. Kırık yaşamlardan güzel bir gelecek yaratan, yaratmak için çaba veren bir ailenin bin bir ders alınabilecek hikayesi. Bu kitap gerçekten bir baş yapıt olmayı hak ediyor bence.