Ankara Atatürk Lisesi'nin ardından 1970 yılında Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun olan Ateş, mezun olduğu okulda"Türk Romanında Yöre Diline Yöneliş" konulu tezini hazırlayıp yüksek lisans yaptı. Doktora çalışmasını ise, Ankara Üniversitesi Türkçe'nin Eğitimi ve Öğretimi Anabilim dalında tamamlayan yazarın, Varlık Dergisi, Türk Dili dergisi, Yansıma, Hürriyet Gösteri, E, Virgül, Öğretmen Dünyası gibi dergilerde,Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yazıları yayımlandı. Edebiyat dünyasında gecekonduları anlatan roman ve öyküleriyle tanınan yazar, Türk dilini ustaca kullanarak eserler üretiyor.
Ödülleri :
1979 Lions Jüri Ödülü (Çürük Kapı)
1981 Mehmet Ali Yalçın Roman Ödülü (Toprak Kovgunları)
1987 Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü
1995 PEN Yazarlar Derneği Orhan Kemal Ödülü (Bir Şarkıyı Dinlerken)
2002 TESK - Edebiyatçılar Derneği Ödülü
1987 Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü
“ey gün, uyan, zerreler dans ediyor.
bütün evren dans ediyor,
mutluluktan perişan olmuş ruhlar dans ediyor.
kulağına danslarının onları nereye götürdüğünü söyleyeceğim,
havadaki ve çöldeki bütün zerreler
iyi bilin, onlar sanki deliler
her bir zerre mutlu ya da mahzûn
hakkında hiçbir şey söylenmeyen güneşe tutulurlar.”
§
"Vaktiyle TRT'de Güneş tutulmasını anlatan programı izlemiştim. Spiker konuştuğu gökbilimci konuğa evrenin bir sınırı, ulaşabileceğimiz bir sonu olup olmadığınız sormuştu. Gökbilimci uzman şöyle bir gülümsedi. "Biz varsaydığımız sınırlarına yaklaştıkça, o sınav bizden uzaklaşır." diye açıkladı bu karışık durumu. Yani evrenin sınırları var, ama biz yaklaştıkça uzaklaşan bir sınır bu. Evren için yapılan bu açıklama, dil içinde geçerlidir. Biz dilimizin sınırlarına yürüdükçe, o sınırlar bizden uzaklaşır. Sürekli genişleyen, uçsuz bucaksız, seslerle, sözcüklerle dolu bir balon düşünün. Bu balon sürekli şişebilir de, sönebilir de ... Başka dillerin yoğun baskısıyla sönebilecek bir balon gibidir dil, ancak kendi olaraklarını harekete geçirerek (edebiyatta, bilimde, eğitimde) sınırlarına doğru yürürseniz bu esnek ve canlı evren genişler."§
Arapça'dan devşirme bir dil olan Osmanlıca'nın kullanımından kaynaklı teknik detaylardan alın, Arapça ve Farsça' ya yoğun maruz kalma neticesinde çok ciddi kan kayıpları yaşayan dilimizin ciddi bir kararlılıkla nasıl kurtarıldığından, günümüzde basılı yayın organları tarafından yapılan çok ciddi kullanım hatalarına ve elbette Îngilizce gibi tüm dünyada geçerliliği tartışmasız kabul edilen bir dile ait öğelerin, nasıl özensiz biçimde dilimize yerleştiğine dikkat çekmektedir.
Benim ilavem: "Yapacak iş çok, yapabilecek insanların sesini duyan yok!"
Keyifle okunması, istifade edilmesi dileğiyle...
#okudumbitti #kitapyorumu
Herkese merhaba,bugün size sessiz kahramanlardan olan Ahmet Bilek'in hayatı ile geldim.Haydi yoruma bekliyorum.
Kızılçullu Köy Enstitüsü, o gün bir çok devlet adamını, yazarı, şairi, halk ozanını, yöneticiyi, sanatçıyı ağırlamıştı. Bunun nedeni ise Kızılçullu Köy Enstitüsü düzenlenen spor etkinliklere ev sahipliği etmesiydi. Türkiye'nin dört bir yanından gelen köy çocuklarının adına düzenlenen bir etkinlik. Ve bu çocukların arasında öyle biri vardı ki, Milli güreşçi Yaşar Doğu'yu dinlerken gözlerinden yaşlar akan, 16 yaşında ufak tefek olan bu genç Kulalı Ahmet Bilek'ti. Haydi bu gerçek yaşama konuk olalım.
Size bugün sorular ile gelmedim. Zira bu öyle bir hayat ki,okuyanın hayatına da ışık tutacak bir gerçek yaşam hikayesi. Sessiz kahramanlardan demiştim evet Ahmet Bilek ile ben de bu kitap sayesinde tanıştım. İyi ki tanıştım ve herkesin tanışmasını can-ı yürekten isterim. Köy Enstitüsü'nde başlayan bir hayat ve sonrasında yaşanılanlar. Okuyun efendim okuyun. Ne demek istediğimi o zaman daha iyi anlayacaksınız. Keyifli okumalar diliyorum.
Müthiş bir dil...
Müthiş öyküler...
Bitmese dedim... Hiç bitmese...
Çürük Kapı, Türkçenin en güzel, en vurucu öykülerinden oluşuyor...
Kemal Ateş bence başarısına layık yerlerde değil.
Herkes okumalı...
Çürük KapıKemal Ateş · İmge Kitabevi Yayınları · 200716 okunma