aman Allahım! İşte o gamzeler yine çıkmıştı. hızla döndü. bir yandan istiğfar çekerken, diğer yandan “acaba şarapnel mi, yoksa bu gamzeler mi daha acı verir?" diye düşünüyordu.
-ey Rabbim! diye inledi. sen de şâhidsin ki ben kalbimi Aynây-ı Merzıyyeye vermiştim. fakat sen, karşıma şu kızı çıkardın. hikmetinden sual olmaz ey Rabbim! yaptığı hareketler ve takındığı tavırlar kalbimi derinden yaralıyor. ahdimi yerine getiremeyeceğimden korkuyorum. kalbim de senin elinde, etkilenmesi de. Allahım sen bana yardım et ve ona İslam'ı nasib et.
sanki onun hüznüne kendisi sebep oluyormuş gibi üzüldü. kalbine bir kez daha batan okun acısıyla sarsıldı. "bu kız beni öldürecek" diye geçirdi içinden. "affet" diyordu. Ne garip? merhamete bakın ki Ebu Cendel onun hüzünlenmesine sebep oldum diye acı çekiyor, onun af dilemesi acısını daha da arttırıyordu.
Bürûc sûresini ne çabuk unuttun? ya Bakara sûresinde ki "yoksa siz (Ey Mü'minler) kendinizden evvel geçenlerin hâlleri, hiç başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? onlara öyle (ezici) sıkıntılar, (kımıldatmaz) zaruretler dokundu ve öylesine sarsıldılar ki, Peygamber ve maiyyetinde îman edenler "Allah'ın yardımı ne zaman? (diye feryad edecek hâle geldiler)" deyinceye kadar... (buhâl sürdü.) agah olun (dikkat kesilin, iyi kulak verin) ki şüphesiz Allah'ın yardımı yakındır.”
Yakub elinde bir mikrofon varmış gibi, elini ağzına yaklaştırdı ve anonsuna başladı:
- sayın yolcularımız! aracımız express olup, direkt cehennemin dibine gitmektedir. gidiş çok hızlı olacağından, lütfen emniyet kemerlerinizi bağlayınız. kabir âlemi boyunca yılan-çıyan servisimiz şirkettendir. zebânilerimiz size her nevi azab çeşidini sunacaklardır. bundan hiç endişe ve şüpheniz olmasın. bizi seçtiğiniz için teşekkür ederiz!
Talgat müstehzî bir ifadeyle cevap verdi:
- endişelenmenize mahal yok efendim! Dışarıda bir tiyatro oynanıyor da, sesler oradan geliyor. bizi de buraya sizi davet etmemiz için gönderdiler. her ikinizi de aşağıda bekliyorlar efendim.
bu cevap generâlleri afallatmıştı. Tümgeneral Gâlkin:
- bu da ne demek? gece yarısı ne tiyatrosu bu? Karargâhta tiyatro oynanır mı hiç? bizi de kim çağırıyor? diye kızgınlıkla söylendi.
- cehennem tiyatrosu efendimiz. sizleri davet edense "Gudermes Şahinleri Komutanı Hamza Hâlidov."
dört ayrı milletten altı kişinin bir araya gelip ettikleri "kardeşlik yemini", dünyada ırk, dil, renk, milliyet gibi ayrımları sıfıra indirip, bütün insanların "kardeş" olabilmesi için "yegane" adresi gösteriyordu.
bir insana milliyetinden dolayı düşmanlık veya a aşırı sevgi beslenmesinin anlamsız olduğunu savunuyorlardı.
kötü hangi milletten olursa olsun kötüydü. ve iyi hangi milletten olursa olsun iyiydi. ırkçılık yapmanın ne anlamı vardı.?