Klaus Städtke

Şipşak Dostoyevski author
Author
7.8/10
5 People
12
Reads
1
Likes
1,223
Views

Oldest Klaus Städtke Quotes

You can find Oldest Klaus Städtke quotes, oldest Klaus Städtke book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Dostoyevski eserlerinde, sanayi çağının ve XX. yüzyılın totaliter rejimlerinin sonradan yaratacağı psikolojik etkileri kehanette bulunurcasına anlatır. Bunun karşısına, Rusya ve Rus halkının başlatmasını istediği, gelecekteki Hıristiyan kardeşliği çerçevesinde “Kaybolan insanın yeniden ayağa kalkması” diye tanımladığı ütopik düşüncesini koyar.
Dostoyevski, başkarakteri aracılığıyla ilk kez ve komedi formunda, en sevdiği fikirlerden birini gözler önüne serer: Kişinin kendini yok yere olduğundan büyük görmesi ve patolojik bir şekilde iktidar peşinde koşmasıyla ortaya çıkan, sosyal köklerinden uzaklaştırılma, aşağılık duygusu ve telafi ihtiyacı arasında bağlantı kurma eylemi.
Reklam
Ölüler Evinden Anılar
Kan ve iktidar insanı sarhoş eder, kabalık ve şiddetli arzunun birleşmesiyle keskin bir haz ortaya çıkar. Bu işkencelere ayrıca, gardiyan ve cellatların kurbanları üzerinden kazanç elde etmeleri eklenir. “Bu tür yaklaşımlar karşısında duyarsız kalan bir toplum, özünde zehirlenmiş demektir. Kısacası; birisine, diğerinin bedenine ceza uygulama hakkı verilmesi, toplumun alnında bir lekedir ve durdurulamaz bir çözülmeye yol açar."
Ölüler Evinden Anılar
“Bu duvarların ardına ne gençlikler yok yere gömüldü, ne güçler burada boşu boşuna çürüdü gitti. Belki de bu topluluk, bizim Rus halkımızın tamamının en zeki, en güçlü bölümüdür. Ama en kudretli güçler kanunlara aykırı ve telafi edilemez şekilde çürüdü, yok yere çürüdü. Kim bunun sorumlusu?”
Yeraltından Notlar
Dostoyevski’nin yeraltı adamı, gerçeğe ve doğaya açılan bütün bağlantı yollarını reddeder, dahası kendini bile inkâr eder.
Yeraltından Notlar
Her insanın, herkesle paylaşmadığı, olsa olsa en yakın arkadaşlarına anlattığı şeyler vardır. Ama bazı şeyler vardır ki, bunları dostlarına değil, sadece kendine açar, bunu da ketumluk sözü alarak yapar. Bir de öyle şeyler vardır ki, insan bunları kendine açıklamaktan bile korkar. İnsan bu koşullarda kendine ve dünyaya karşı dürüst olabilir mi?
Reklam
Raskolnikov & Napolyon
Gündüzleri gördüğü düşlerde; hukuk kitaplarından edindiği bilgelikler, sosyalizm üzerine yazılmış makaleler, Darwin’in evrim teorisi ve Carlyle’in kahramanlara saygı üzerine yazdığı kitap birbirine karışır. Sonunda, kendi düşünceleri ve yabancı görüşlerden oluşan bu karmaşadan kendine yol gösterici bir çıkarım yapar: İnsanoğlu, “sosyal doğası”na bağımlıdır ve genelde yaşadığı çevrenin kurbanı olur. Sadece tek tük sıra dışı insanlar, kuşkulu yöntemlerden yararlanarak olsa bile, güç ve itibar kazanabilmek için kendilerini çevrelerinden soyutlarlar. Bu noktada akla Napolyon gelebilir. Bu umut, Raskolnikov’u büyüler.
Dostoyevski, 1856’da bir arkadaşına yazdığı mektupta, “Gençken insanın üzerine fikirler adeta yağıyor, ne var ki bunları hemen kapmak ve söze dökmek hata olur. İnsanın sentezi beklemesi, düşünmesi ve bir fikri meydana getiren her bir ayrıntının bir bütünü oluşturacağı günü beklemesi gerekir” der.
Üç kardeş, babalarının ahlaken yargılanmayı hak ettiği konusunda hemfikirdir. Yazar bunun dışında üç zıt karakter çizer; Dimitri şehveti, İvan aklı, Alyoşa da dengeli bir ruhsal yapıyı simgeler.
Sigmund Freud, Karamazov Kardeşler’in “gelmiş geçmiş en mükemmel roman”, büyük engizisyoncu bölümünün “dünya edebiyatının en yüksek başarısı” olduğunu söyler, ancak nevrotik Dostoyevski’yi pek sevmediğini itiraf eder.
305 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.