Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Korkut Boratav

Korkut BoratavTürkiye İktisat Tarihi yazarı
Yazar
8.5/10
106 Kişi
556
Okunma
90
Beğeni
4.582
Görüntülenme

Korkut Boratav Sözleri ve Alıntıları

Korkut Boratav sözleri ve alıntılarını, Korkut Boratav kitap alıntılarını, Korkut Boratav en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emekçi sınıfların, yani işçi, memur ve köylülerin göreli ve mutlak durumlarında ağır bozulmalar meydana geldi; yani bu sınıfların sadece milli gelirden elde ettikleri paylar değil, reel gelirleri de çok ciddi biçimde aşındı.
Sayfa 9 - İmge KitabeviKitabı okudu
Halk sınıflarının özlemleri, tutkuları baskı ve şiddet yöntemleriyle yok edilemiyor.
Sayfa 303 - İmgeKitabı okudu
Reklam
Gelişmiş kapitalist toplumlarda İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen hızlı büyüme, tam çalışma ve göreli refah konjonktürü içindeki Batı sosyal bilimi, Türkçeye "boş zamanı kullanma biçimi" diye çevrilebilecek olan bir olguyu araştırma gündemine almıştır. Türk sosyal biliminin gündemine bu olgunun girmemiş olması ilginçtir.
Sayfa 78 - İmge KitabeviKitabı okudu
Toplumsal dinamikleri açıklamada maddeci tarih görüşünün "sınıf" perspektifine dayandığı için büyük bir üstünlük taşıdığını düşünüyorum ve bu çizgiyi izlemeye çalışıyorum.
Sayfa 19 - İmge KitabeviKitabı okudu
Negatif toplumsal yatırımlar, tarım dışına kaynak aktarımı ve göç, sanayileşmeye dönük bir "ilkel birikim" yöntemi işlevini de göstermemiştir. Hatırlatalım ki, bu süreçlerin hızlandığı 1980'ler, aynı zamanda sanayi yatırımlarının da milli gelirdeki payının ve reel düzeyinin çarpıcı biçimde gerilediği yıllardır. Böylece, tarım sektörü, sanayileşme için değil, finans kapitalin ve rantiyelerin iktisadi egemenliğini sağlamak için ipotek altına alınmıştır.
Sayfa 136 - İmge KitabeviKitabı okudu
Göreli fiyatların tarım aleyhine dönmesinin olumsuz bir arz tepkisine yol açması halinde enflasyonist bir süreç başlar ve reel ücretler sabit kalırsa iç ticaret hadlerinin bozulmasıyla oluşan birikim potansiyeli hızla ortadan kalkar. Reel ücretlerin gerilemesi halinde ise, artık aktarımının üstlenilmesi, köylülerden işçi sınıfına kayacaktır. Kalecki böyle bir durumu otonom bir yatırım artışı halinde incelemektedir.
Sayfa 69 - Yordam Kitap
Reklam
"Istanbul dükalıktır. Orda paranın iğvası,güvendiğimiz dağlara kar yağdırır ve "beşer şaşar". Ankara ise paranın tamamen fethetmediği küçük burjuva aydınlarının metropolüdür. Kent giderek bozulmaktadır, ama bizim çevrelerimizin semtleri fazla dağınık değildir;en geç yarım saat içinde bir araya gelebiliriz. Bu nedenle insanlarımız sık sık iletişim kurar,tartışırlar. Istanbul da yaşayıp "Ankaralı" gibi kalabilen aydınlar istisnadır,gerçek takdire şayandır. Tipik "Istanbullu aydınlar" ise salt değişimin faziletini savundukları için 'ilerici' sıfatını sahiplenirler. Sanat,kültür, bilim alanlarının avantgarde uçlarında dolaşmayı,buralardan dil ve üslup gösterileri ile aktarımlar yapmayı özgünlük zannederler. Bunlarla tartışmak imkansız,kavga etmek faydasızdır. "
Sayfa 18 - Yordam yayınlarıKitabı okuyor
Eğitim düzeyi, bir yandan doğrudan doğruya bir refah göstergesi, bir yandan da (...) sınıf atlayabilmenin ana yollarından birini oluşturur.
Sayfa 61 - İmge KitabeviKitabı okudu
1946 yılı, Cumhuriyet Türkiyesi'nin tarihinde hem siyasi, hem iktisadi bakımdan yeni bir dönüm noktası oluşturur. Parlamenter rejimin gereği olarak geniş halk kitlelerinin toplum sahnesinde, artık seyirci değil, aktörler olarak yer alması sonucunu doğurmuştur. Siyasi iktidarlar, bu tarihten sonra, en azından seçimden seçime, işçi, köylü, esnaf gibi kalabalık halk kesimlerinin ekonomik ve sosyal isteklerini dikkate almak, bunlara şu veya bu biçimde yanıt vermek zorunda kalacaklardır. Bu zorunluluk, iktisat politikalarında ve bölüşüm ilişkilerinde, varlıklı sınıfların kısa dönemli çıkarlarıyla çelişebilen unsurların sürekli olarak yer alması sonucunu doğuracaktı. Bazı çözümlemelerde ''popülist'' bir rejim olarak da nitelendirilen bu ortamın egemen sınıfların denetiminden çıkmamasının, bunların uzun dönemli çıkarlarını zedelememesinin ön-koşulu, doğrudan halk sınıflarını temsil etme ve/veya bunları örgütleme iddiasında solcu bir siyasi muhalefetin iktidar alternatifi olarak gelişmesine imkan verilmemesidir. Nitekim Türkiye'de de böyle oldu. Kısa süren bir yaygın demokrasi denemesinden sonra 1946 yılı sonunda solcu partiler ve bunların paralelindeki sendikalar kapatılarak sosyalist hareket yasal siyasetin dışına itildi.
Sayfa 104Kitabı okudu
284 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.