Kurtuluş Kayalı

Kurtuluş KayalıTürk Düşünce Dünyasında Yol İzleri yazarı
Yazar
Editör
7.4/10
26 Kişi
130
Okunma
20
Beğeni
3.349
Görüntülenme

Kurtuluş Kayalı Sözleri ve Alıntıları

Kurtuluş Kayalı sözleri ve alıntılarını, Kurtuluş Kayalı kitap alıntılarını, Kurtuluş Kayalı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1960'lı yıllarda Fransa'dan Türkiye'ye intikal eden İbn Haldun tartışması Hikmet Kıvılcımlı'dan Cemil Meriç'evkadar kısıtlı bir yankı bulurken, Katip Çelebi ve Naima'dan Ahmet Cevdet Paşa'ya Osmanlı dönemi tarihçilerinin İbn Haldun'u nasıl özümlediklerinin çerçevesi çizilmemiştir. Ondan öte 1940 yılında Hilmi Ziya Ülken ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu'nun ortaklaşa yayımladıkları İbn Haldun kitabı ve bu iki önemli sosyoloğun konuya ilişkin düşünceleri de hiç merak edilmemiştir. Türkiye'de geçmiş dönem entelektüel hayatının gündeme getirilmeyişi çok net bir temayül olarak kendisini hissettirmektedir.
Sayfa 49
Devlet Ana”, yazarının gelişigüzel okuyarak düzensiz tuttuğu notlar altında ezilmiş, yaratıcı bütünlükten yoksun kalmış gibidir.
Reklam
Hocasını tanımayan öğrenci olgusu sanırım ülkemize has garipliklerdendir.
Sayfa 134 - ayyıldız yayınları, birinci basım, kasım 1994, kızılay
Türkiye'de sosyolojinin gelişiminin önemli bir özelliği, bir dönemin temel niteliklerinin bir sonraki dönemde hemen her zaman değişmesidir. Önceki dönemlerin temel düşünürlerinin metinleri ve onların yaklaşımlarını sürdüren metinler bir gerekçe belirtilmeden unutulmaya terk edilmektedir. Bu da kırılmalara tabiri caizse bir tür geleneksizliğe yol açmaktadır. Yoğun siyaset ilgisi, geçmiş dönem sosyoloji metinlerinin anlaşılıp sorgulanmasının denenmesine engel olmaktadır.
Sayfa 45
Avrupa ve Amerika ile Türkiye arasında, sosyal bilim yapma anlayışı açısından bir fark olmadığı şeklindeki kanaat kökleştirmiştir.Artık Türk sosyal bilimcisi Türkiye'de sosyal bilim yaptığının farkında değildir. Bu durum sosyal bilimciyi Türkiye gerçekliğinden ve Türk düşünce geleneğinden koparıp uzaklaştırmakta, daha doğrusu Türkiye'de bir sosyal bilim geleneği olması gerekliliğini anlamsız bir uğraş olarak niteleme noktasına götürmektedir.
Sayfa 99
‘Eğer bir roman köy kahvesinde okunmuyorsa, kıymeti harbiyesi yoktur...’
Sayfa 152 - İthaki Yayınları 5 Kasım 2010
Reklam
"Kemal Tahir’in Türkiye’den yana bir sosyalizmi, yerliliği savunması sömürüsüz bir dünya özlemi ile birliktedir... Türkiye’de Batıdan aktarma (tercüme) bir sosyalizm anlayışının sözcülüğü yerine, dünyada Türkiye’nin sözcülüğünü tercih etmiştir... Yerliliği, Türk sosyalizmini savunması bu anlamdadır..."
Sayfa 78 - İthaki Yayınları 5 Kasım 2010
Sosyal bilimlerin temel hareket noktalarından biri, günümüzün sorunları çerçevesinde, geçmiş dönemlerin zihniyetinin çözümlenmesidir. Bu başat yoruma göre geçmiş dönem ancak bugünden bakılarak anlaşılabilir.
Sayfa 56
Ama, birden anladım ki, yabancılaşma, insanın insanı sömürmesi, gıdasızlık gibi kötülükler, bir lüks olan metafizik kötülüğü arkaya itti. Açlıktır kötülük bugün.
Sayfa 177
Reklam
Son dönemin başat konu, soru ve sorunlarına en anlamlı cevaplarını sosyal bilim tarihimiz ve bizati tarihimiz içinden çıkabileceği hiç akıldan çıkarılmamalıdır. Bu coğrafyada şimdiye kadarki düşünce serüvenimizin önemli potansiyeller taşıdığı unutulmamalıdır. Tabii kendi kafamızla ve ülkemizin çıkarları doğrultusunda düşünmek gibi bir kaygımız varsa.
Sayfa 100
Türkiye'de yanlış olarak kabul gören bir düşünce Atatürk'ün ordunun siyasetle ilgilenmemesi kanaatinde olduğudur. Bunun yanlışlığı örneklerle gösterilebilir. Atatürk'ün ordunun politikadaki etkinliğini sınırlamak, ya da sona erdirmek istediği doğru değildir. Eğer birtakım tedbirler soyut düzeyde anlaşılageldiği şekilde yorumlanıyorsa, bunu somutlaştırarak işlevselliğini kavramak gerekir. O zaman da görülür ki, soyut fikirler birtakım kişileri ve/veya grupları tasfiye amacıyla ifade olunmuştur. Atatürk'ün düşünce ve eylem planında birlik olunmasını istemesi ve kendi grubunu Mayıs 1921'de Birinci, Müdaafa-i Hukuk Grubu olarak isimlendirmesi, İkinci Grub'un oluşturulmasını davet etmiş, 1922 Temmuz'unda da İkinci Grup ilk örgütlenmiş muhalefet olarak ortaya çıkmıştır. Bu iki grup arasındaki ilişkinin niteliğinin demokratik olmadığının göstergeleri vardır. Bir kere, padişahlığın kaldırılmasını öneren ve sonra tedil edilerek kanunlaşan tasarının meclis komisyonunda görüşülmesi sırasında Atatürk'ün ''Burada toplananlar, meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur.Yoksa, yine gerçek, yöntemine göre saptanacaktır; ama belki birtakım kafalar kesilecektir.'' sözleri güvenilen gücün ordu olduğunu göstermekte, sorun tehdit yoluyla ve sınırlı biçimde halledilmeye çalışılmaktadır. İşte, Türk Ordusu'nun ve Cumhuriyetçiler'in geleneğinde bu tavır da vardır ve 27 Mayıs'la 12 Mart'ta bu tavrın etkililiği gözlemlenebilir. [Kurtuluş Kayalı - Ordu ve Siyaset]
《 Kemal Tahir'in romanlarında en çok üstünde durduğu konu Osmanlılıktır. Bazılarının sandığı gibi Osmanlılığa bu ilgi onun "gerici"liğinden, "Osmanlıcı"lığından, geçmişe takılı kalmasından değil, Türk toplumunun dünya tarihine en önemli katkısı olan imparatorluk geçmişinin bilince çıkarılması gereğini ilk fark eden çağdaş yazarımız-düşünürümüz olmasından ileri gelmektedir. 》
Sayfa 86 - İthaki Yayınları, Birinci Baskı: Kasım 2010.
"Batının Doğu ile ilişkilerinde siyaseti değişse bile temel tavrı ve kimliği aynıdır... Batı kimliğinden ve uygarlığından söz etmemize izin veren olay Doğu zenginliklerine ticaret ve soygun yoluyla el koyma çabasıdır..."
Sayfa 89 - İthaki Yayınları 5 Kasım 2010
.○. Ben seni değil, resmini tanıyorum. Belki de sen bütün güzel düşüncelerimi yıkaŕsın..
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.