Her ne kadar Adana sıcağıyla tanınsa da bu ara ben çok üşüyorum. Soğuk havalarda ne iyi gider ? Tabi ki battaniye, çay ve kitap!!! İşte Şubat ayı eşlikçilerim... Macera devam ediyor ama.
-
İlk defa bir John Green kitabı beni hiç sarmadı (diğer kitaplarında orta halli bulduğum da oldu ama beğendiğim yanları oldu illaki) aslında tamamen John Green kitabı değil. 3 bölümü üç ayrı yazarın kaleminden okuyoruz. Bir hikayenin kahramanı diğer hikayede küçücük olsa görünüyor. Konumuz yılbaşı ve aşk. Sanki bu üç yazara anahtar kelimeler verilmiş ve hikaye yazmaları istenmiş. Konu işleyişi bana biraz yavan geldi.
Gençlik romanlarına her daim ilgim olmuştur ve başarılı bir gençlik romanıydı. Üç ayrı öykü, üçünün de yolu kesişiyor. Sürükleyici bir kitaptı. John Green kitaplarını hep büyük bir zevkle okurum. Açıkçası bu kitap diğer kitapların gölgesinde kalmamalı. Aşk, romantizm konularını okumayan biriyseniz kitap belki size sıkıcı, durağan gelebilir. Kitabın ana noktası noelde yaşanan beklenmedik aşklar. Yaş grubu 16-18. Kısacası lise aşkları, gençler için Sürükleyici olacak bir kitap.
öncelikle gerçekten "bok gibi book reviews" serisinde dahi incelenmeye hak kazanamayacak kadar shitty bir kitapla karşı karşıyayız ve evet bunu okumayı kendim seçtim..
kitap 2011 yılında basılmış esasen ben gerçekten o döneme ışınlanmak için 3 adet bu şekilde kitabı okuma kuyruğuma sıkıştırdım. her neyse, 2011 yılında basıldığını kitabın çevirisinin iğrençliğinden anlıyoruz zaten. hatta çoğu şeyi anlamıyoruz bile.
ilk hikaye çöp gibiydi, güya bir de alacakaranlığın yazarından okuyoruz. tek iyi işi alacakaranlık'tı herhalde daha başka bir şey yapma abla sen.
ikinci hikaye bire göre nispeten iyiydi de klasik wattpad esintisi alıyoruz buram buram. yine de okutturdu ama.
ve sonra kitabı yarım bıraktım çünkü o kadar kötü ki gerçekten CEHENNEMde balo geceleri yani size o kötülüğüyle cehennem yaşatıyor. kafayı resetler belki diye almıştım daha beter etti.