İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ve İngiltere'de Portsmounth Universitesi Siyasal Bilimler Fakültesi mezunudur. Arkasından MBA yüksek lisansını tamamlamıştır.. Evli ve iki çocuk annesi olan yazar, Wattpad'de yayınladığı Hissiz ile tanınmıştır.
“Hıçkırarak değil de, sessizce göz yaşı dökebiliyorsa o insan. Bilin ki ruhunun hıçkırıklarını dindirmeyi öğrenip başarmıştır . Aslında en acılı ağlama da sadece göz yaşı dökmekten ibaret olanıdır...”
Yazarın diğer romanlarını da çok severek okumuştum bu historical tarzı tek romanı ve bence kesinlikle daha çok yazmalı diyorum. Brian ın iç savaşı beni üzdü. Ve Eva nın cesareti beni mutlu etti. Kral tarafından Brian ile evlendirilen Eva klanının topraklarına döner ama herkes Brian dan korkmaktadır çünkü o kafa kesen Brian dır. Hakkında anlatılan şeyler ise öyle böyle vahşi değildir. Ama Brian bu halkı ve karısını koruyup onları sahiplenirken içinde yaşadığı savaş onu allak bullak etmektedir. Çok güzel bir kitaptı. Kesinlikle okumalısınız. Kitapla kalın dostlar
Bu, Yoksun'u üçüncü okuyuşum oldu sanırım. Bir türlü kitap okuyamadığım, okuduklarımı da sevemediğim bir dönemde olduğum için kendime gelmek adına sevdiğim bir kitabı tekrar okumak istedim. Başlarda Yoksun da beni bu kitap okuyamama batağından kurtaramadı ama sonradan toparlandım neyse ki.
Josephine ile Marcus birbirinden yaralı iki karakter olduğu için ilişkileri de inişli çıkışlıydı ve bir yandan istemeden de olsa birbirlerini incitirken bir yandan da birbirlerine iyi gelmelerini okumak hüzünlü ve güzel bir süreç oldu.
Kitabın eksikleri yoktu diyemem tabii, vardı. Her ikisiyle de empati yapmama rağmen hem Marcus'a hem de Josephine'e kızdığım yerler oldu ve finalde yaşanan aksiyon da bence gereksizdi. Fakat bunların haricinde benim için özel olan ve tekrar okunacaklar listemin vazgeçilmezlerinden biri hâline gelen Yoksun'u yine severek okuyup bitirdim.
Öykü Odabaşı’nın Aşkın Sırrı kitabından burdaki karakterlerin yer alması yüzünden okuyayım dedim. Ama anlatım beni sarmadı.
Kurgu klasik, bilindik bir kurgu ama bana çok geçmedi. Yazar Türk, karakterleri türk olarak yazmak varken neden Amerika’yı zorlamış anlamış değilim. Kitapta ifadeler Alexander’ın kullandığı bazı kelimeler, takındığı tavırlar olmamış. Türkvari duruyor.
Türk yazarlar böyle yabancı karakterler/ yabancı ülkeler üzerinden kurgu yazınca zaten kitap -‘den başlıyor benim için. Olmuyor gerçekten olmuyor. Kitap akıyor evet ama kafama da takılıyor “neden böyle, hayır ya “ diye diye okudum.
Oturdum kitabı sonuna kadar okumaya gayret ettim. Ama bütün bu süre zarfında sinirlerim bozuldu. Bir kere erkek karakter dengesiz, bir an höd höd bir adam hemen ardından “benim minik papatyam” tribinde. Gerçekten çok sinir bozucuydu.
Kitap içerisinde anlamsız o kadar çok detay var ki hani bir değil iki değil göz ardı edilemeyecek kadar çok. Yazarın yazdığı ilk kitap olabilir bilmiyorum ama kesinlikle sevmedim.