-Bunu gerçekten yapar mısınız?
-Siz savaşlar kazanmış bir komutansınız, saldırmayı da, ricatı da ne zaman yapacağınızı bilirsiniz. Siz durabilirsiniz ama ben sadece genç bir kızım, siz durmazsanız ben de duramayabilirim. O zaman siz de ben de içinden çıkılmaz bir duruma düşeriz. Ama ben Latife Uşşakiyim, öyle ya da böyle canıma kıymak pahasına da olsa sizi durdururum ama size kıyamam.
-Sana inanıyorum Latif. O zaman “Küçük Hanım” İzmir’in kurtuluşunun simgesi olan size bu tabancayı cesaretinizin nişanesi olarak size hediye ediyorum. Zatı âlinize bir kasıt gelirse rica ederim kendinizi değil beni vurunuz. Zira sizin güzelliğinizin ve memlekete ileride çok faydalı olacağına inandığım zekânızın ve bilginizin bu dünyadan ayrılmasına gönlüm razı olmaz. Ben ahirete gidebilirim ama gittiğim her yere senin sevgini ve kara gözlerini, kara kalbinle beraber (evlilik teklifini reddetmesini kastederek) götürürüm.
Sayfa 131 - Latifeyi öpmek için Atatürk eğilir ve Latife havaya 3 el ateş eder, devam ederse kendini vuracağını söyler. Aralarındaki diyalog…Kitabı okudu
Mustafa Kemal de verandadan o merdivenlere geliyor. Paşa’yla merdivende karşılaşıyorlar. O, merdivenin üst basamağında, Latife teyzem de aşağıda. Latife teyzem merdivenlerden yukarı çıkarken, Paşa da aşağı iniyor. “Paşam, evimize hoş geldiniz. Şeref verdiniz. Verin elinizi öpeyim.” diyor. Paşa, “Rica ederim Küçük hanım. Ben sizin elinizi öpeyim. Ben el öptürmem ama hanımların eli öpülür.” diyor ve kalpağını çıkarıp Latife teyzemin elini öpüyor. O an Latife teyzem, daha sonra Halid Ziya’ya yazdığı bir mektubunda belirttiği gibi, “Altın bir hare ve bir çift masmavi göz görebildim.” diyor. Büyük aşk o an başlıyor.
Soyadı kanunu çıktıktan sonra Latife teyzem ‘Türk’ veya babasının almak istediği ‘Uşşaklı’ soyadını istiyor. Kimse onaylamayınca evraklar Paşa’nın önüne geliyor. Paşa “Ne soyadı alıyorlar?” diyor. “Muammer Bey Uşşaklı soyadını alıyor.” diyorlar. Bu sefer “Latife hanım ne soyadını alıyor?” diye soruyor. “Efendim o da ya ‘Türk’ ya da babasının soyadını almak istiyor, onay veriyor musunuz?” diyorlar Paşa gülüyor ve diyor ki “Tamam, Muammer Bey ve ailesi Uşşaklı soyadını alabilir ama getirin Latife Hanım’ın kağıtlarını.” Getiriyorlar, Uşşaklı’nın üzerini çiziyor, kendi el yazısı ile Uşakki yazıyor. Ona ancak ‘Uşşaki’ soyadı yakışır.”demiş ve eklemiş “Bilir misiniz çocuklar Uşakki ne demek?” diye sormuş. “Âşıklardan gelen, demektir.” demiş.
Aslında etrafında onu seven ve bağrına basan bir ailesi olsa da, kolaylıkla aşırı yalnızlıkla karıştırılabilecek bir kendine yeterliliği vardı. Öyle ki, tamamıyla kendi kendine yeten ender insanlardan biriydi herhalde.