Mükemmel bir zekâ, olağanüstü bir karizma, benzersiz bir yakışıklılık... Âşık olmamak imkânsız. Üstelik o erkek, vatanı kurtaran bir kahraman. Teyzem hem şanslıydı, hem şanssız. Mustafa Kemal, Latife Teyzem’e niçin âşık olduysa, gün geldi tam da o sebepler yüzünden ondan uzaklaştı. Karşısında özgür ve açık fikirli, birey olarak haklarına sahip çıkan, söyleyecek sözü olan bir kadın vardı. Fakat bir müddet sonra bunlar Paşa’yı rahatsız etti. Genelde bütün erkeklerin başına gelen bir şeydir bu; kadında güce aşık olur, sonra bu güçten kaçarlar. Aslında bunu aralarında çözebilirlerdi. Ama Paşa’nın çevresindekiler pederşahi insanlardı, yumuşakbaşlı zevceleri vardı, kadınla erkeğin eşit olduğu bir karı-koca ilişkisi onların onaylayacağı bir şey değildi. Kendi düzenlerinin bozulmasından da korktular. Teyzemin bir vitrin güzeli olmayacağını anladılar. Bizim ailedeki genel düşünce, bu ilişkinin, çevresindekiler tarafından kasten ve acımasızca bozulduğu yönündedir.