İnsanlığın en tortu, en ağır, en çetrefil, en acı, en kanlı, en kirli yükü ölüm ile şeref arasında tercih yapmak zorunda kalanların omzunda taşınacaktır...
Alınyazısına inanmamak, fakat kendisine çizilen kaderi kabul etmek zorunda kalmak, insanı değişik arayışlara iter. Savrulma, yalnızlaşma, bağnazlaşma, dengesizleşme gibi.
Sadece erkeğin sefaletini gören hiçbir şey görmüş değildir, kadının sefaletini tanımak gerekir... Yalnız kadının sefaletini gören de hiçbir şey görmemiştir, asıl çocuğun sefaletini görmek gerekir.
“ Her yanımız oğul acısı,bağrımızda Cemşid ‘ in gürzü...
Ani Harabeleri’ inden , Nuh Tufanına kaç Zerdeşt adadık,zemherilerden sonra Newrozları yaşadık;
gözlerim yol çeker Kawa ‘ ya...”