Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Martin Van Bruinessen

Martin Van BruinessenAğa, Şeyh, Devlet yazarı
Yazar
8.3/10
65 Kişi
230
Okunma
25
Beğeni
2.348
Görüntülenme

Martin Van Bruinessen Sözleri ve Alıntıları

Martin Van Bruinessen sözleri ve alıntılarını, Martin Van Bruinessen kitap alıntılarını, Martin Van Bruinessen en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Otuzüç Kurşun" Ahmet Arif tarafından yazılan ve başlığı çok ünlü olan bir şiirdi. Şiir, 1943 yılında 32 Kürt köylüsünün eşkıya oldukları suçlamasıyla askerler tarafından kurşuna dizilişinin bir özetini sunuyor. Olaydan sonra askeri mahkeme köylülerin suçsuz olduklarını açıklamıştı. [Mustafa] Muğlalı, infaz emrini veren Üçüncü Ordu'nun komutanıydı. Olayla ilgili olarak ilk meclis soruşturması 1948 yılında, daha geniş bir tartışma ise 1956'da yapıldı. Beşikçi, olayı ve kamuoyunda başlayan tartışmayı yeniden kurgulayarak, katliamın, politik ortamın ve tek parti diktatörlügü dönemindeki Kürt karşıtı tavırların bir sonucu olduğunu gösteriyor.
Sayfa 74 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kurmanci konuşanlar arasında aşiret ilişkileri, Sorani konuşulan bölgelere nazaran çok daha belirgindir. Kürtler arasında geçen yüzyılda gelişen entelektüel söylem de çoklukla Sorani lehçelerinde gelişti. Bu, büyük ölçüde Irak'ın Kürtçe kitap, dergi ve gazetelerin yayımlanabildiği tek ülke olması gerçeğinden kaynaklanıyor. Türkiye'de bu mutlak şekilde yasaklanagelmiştir. Kurmanci, sürgündeki aydınların gerçekleştirdiği az sayıda yayım dışında, azgelişmiş kaldı.
Sayfa 263 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Islami devrimin ilk yılları sırasında İranlı Kürtler, bazı Kürt siyasi partileri tarafından yürütülen sınırlı bir fiili özerklikten yararlandılar. Ancak merkezi yönetim Kürt bölgelerinde kontrolü yeniden ele geçirince bu Kürt partileri ile yakın ilişki içindeki herkes ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Ne Irak ne de Türkiye onlara kucak açmadı, dolayısıyla çoğu Avrupa'ya geldi. Iran rejimi, Kürt hareketine karşı mûcadelesini Avrupa topraklarında da sürdürdü ve Viyana, Kıbrıs ve Berlin'de bazı Kürt liderlerini katletti. Savaş sırasında Irak, özellikle (Iraklı) Kürt siyasi partiler askeri olarak Iran ile işbirliği yapmaya başladıktan sonra, Kürt kırsal alanının büyük bir bölümünü tahrip etti. Savaş bitince de Kürt kontrolü altındaki tüm bölgelere karşı soykırıma varan (Enfal denilen) bir askeri harekat düzenledi. Ilk saldırılarda zehirli gaz kullanıldı; hayatta kalan köylüler zorla bölgeden uzaklaştırıldı ve köyleri tamamen tahrip edildi. Bu askeri harekat sırasında yüz binden fazla insan "kayboldu"; yıllar sonra ortaya çıktığı gibi bunların çoğu yargılama yapılmadan hemen idam edilmiş ve toplu mezarlara gömül müşto. Enfal harekatının son aşaması Türkiye sınırının ya kınlarında yapıldı ve yaklaşık 70.000 Kürt, Türkiye'ye kaç mak zorunda kaldı. Türk hükümeti bu insanları sığınmacı olarak tanımayı reddetti ve onları Irak'a geri gönderdi. Uluslararası kanallar aracılığıyla bunların çok az bir kısmı sığınmacı olarak Avrupa'ya kabul edildi.
Sayfa 162 - Sürgün ve Kültürel RönesansKitabı okudu
bu arada cehennem de bir yer değil, ama aklın bir durumudur.
why not
Bağımsız bir Kürt devleti kurmak için ilk ciddi girişim, 1880'de Van Gölü'nün güneydoğusunda Ubeydullah tarafından yürütülmüştür. Etkisi altındaki aşiretlerden oluşturulmuş bir ordu ile İran Azerbaycan'ını istila etmiş ve oradaki aşiretlerin birçoğu da ona katılmıştır. Şeyh, İran topraklarında bir Kürt vassal devleti kurma fikrini onaylayan ve onu Ermeni devrimcilere karşı kullanmayı planlayan Sultan Abdülhamid'in gizli desteğine sahipti.
Sayfa 198 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Yaklaşık yarım yüzyıl boyunca kürt ve özellikle nakşibendi tarikatı şeyhleri , Kürtlerin yüzeydeki en etkili ve en güçlü siyasi liderleriydi. İlk büyük milliyetçi kürt ayaklanmaları şeyhler tarafından yönlendirilmiştir. Bu yüzden Molla Mustafa Barzani ve Celal Talabani ' nin çok eski şeyh Ailelerinden geliyor olmaları bir rastlantı değildir.
Reklam
Kürt aydınları 1969 yılında Ankara'da ilk legal Kürt örgütü olan Devrimci Doğu Kültür Ocakları'nı (DDKO) kurdular. Herkesin bildiği üzere, "Doğu" "Kürdistan" anlamına geliyordu; ancak yasallık kaygıları yüzünden, Kürdistan ya da Kürtlere açık bir gönderme de yapılamazdı.
Sayfa 303 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Şeyh Said isyanına özellikle Kürtlerin devlete sadakatini sağlayan belirleyici unsur halifeliğin kaldırılması yol açmıştır. Fakat ayaklanmaya katılanların hepsinin dinî motiflerle hareket ettiği söylenemez. Ayaklanma milliyetçi bir örgüt tarafından yapıldığı halde, popüler denebilecek bir kişiye sahip olmadıklarından, lider olarak şeyhe ihtiyaçları vardı. Sonraları Kürdistan'da meydana gelen ayaklanmalarda ise, milliyetçi unsurların yerini gitgide dini nedenlerle ayaklanan unsurlar aldı.
Sayfa 108 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Son büyük emirlik Botan'ın yok edilmesi ve yöneticisi Bedirhan Bey'in yakalanması (1847), Babıali'ye yapılan İngiliz müdahalesinin sonucudur. Bedirhan Bey Nasturi mezhebinin kılıçtan geçirilmesinden sorumlu tutuluyordu ve İngilizler onun cezalandırılmasını istemişlerdi.
Sayfa 188 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Çoğu kentlileşmiş Kürt siyasetçi ve aydınının aşiretçilik ve aşiret siyasetinden nefret etmesine karşın, Kürt hareketi bugüne değin aşiret ilişkilerinden sıyrılamamıştır.
Sayfa 159 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1979 Şubat ayında Pehlevi rejiminin çökmesini izleyen dönemde, Kürdistan'ın her yerinden çeşitli siyasal grupların temsilcileri toplanarak, geçici hükümete gönderilmek üzere sekiz maddelik taleplerini formüle ettiler. Bu maddelerden birisi, federal bir devlet çatısı altında tüm İran halkları için kendi kaderini tayin hakkına yönelikti.
Sayfa 273 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kürt Teali Cemiyeti
Ateşkes ilanından kısa bir süre sonra İstanbul'da Kürt Teali Cemiyeti adında bir dernek kuruldu. Kurucularından biri Said Nursi'ydi; başkanlığını en nüfuzlu Kürt lideri olan Seyid Abdülkadir, başkan yardımcılığını Emin Ali Bedirhan yapmaktaydı. 1919'un ortaları için Kürt Teali Cemiyeti sadece İstanbul'daki üye sayısını on bin olarak beyan etmiştir.
Sayfa 125 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kürtler ve Türkler Osmanlı imparatorluğu'nun elinde kalan son topraklar üzerinde İslam bayrağı altında birleşerek bağımsızlık savaşına girişmişlerdi. Askeri başarıları Lozan antlaşması ile uluslararası alanda tanındı ve aynı yıl 1923 cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal kısa bir süre sonra aldığı katı önlemlerle Kürtlerin ve Müslümanların birbirlerine yabancılaşmasına neden oldu. Hızlı bir laikleşme yoluna giderek geleneksel İslami kurumları ortadan kaldırdı. Cumhuriyet yandaşlarını tek bir ulus olarak birleştirebilmek için Kürtleri asimile edip kimliklerin ortadan kaldırarak türkleştirmek istedi. Çoğunluğu Dindar Müslümanlar olan Kürtler Bu dışlanmışlığın kırgınlığını yaşıyorlardı elbette.
"Aşir" ya da aşiret terimi çoğunlukla belli bir kabileyi değil, bir çeşit askeri kast oluşturan bu tür üyeleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Çok sayıda 19. yüzyıl gezgini Kürdistan'da aşiret ve sipahi terimlerinin - sipahi geleneksel Osmanlı askeri sınıfı- birbirlerinin yerine kullanıldığını gözlemlemiştir.
Sayfa 195 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
“Ortak bir kültürü ve kökenleri konusunda aynı mitleri paylaşan fakat bir arada olma farkındalığına sahip olmayan insanlar bir etniyi değil belki bir etnik kategoriyi oluştururlar.”
470 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.