Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Masakazu Yamazaki

Masakazu YamazakiJapon Kültürü yazarı
Yazar
7.9/10
8 Kişi
18
Okunma
0
Beğeni
1.085
Görüntülenme

Masakazu Yamazaki Sözleri ve Alıntıları

Masakazu Yamazaki sözleri ve alıntılarını, Masakazu Yamazaki kitap alıntılarını, Masakazu Yamazaki en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir bireycilik geleneğine rağmen, Japonya gerçekte asla Batıda görülen tarzda bireyci bir toplum olmadı. Modernleşmenin başlamasıyla beraber, Batıdan farklı olan özellikleri daha belirgin hale geldi. (...) diğer ülkelerde görülmeyen aile ruhu, modern Japon toplumunun özünü oluşturan şirketlerin yapısında, faaliyetlerinde, yönetiminde ve hükümet organlarında göze çarpar.
Sayfa 68 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Özellikle büyük felaketlerle yüz yüze gelince insanlar hemen tarihe ve efsanelere sarılarak, kendi­lerine manevi destek arar.
Sayfa 17 - Boğaziçi üniversitesi
Reklam
Ruhsal karmaşa içinde olan insanlar, başka bir kültürle ani bir etkileşim içine girdiklerinde genellikle, ya kendi kül­türleri konusunda aşırı özgüven duymakta ya da tamamen aşağılık kompleksine kapılmaktadırlar.
Sayfa 19 - Boğaziçi üniversitesi
"Zeami, bu konuya ilişkin fikirlerini şöyle ifade eder: "Kendi oğlunuz bile olsa, sanatı yeteneksiz ellere teslim etmemek gerekir." Bu, yeteneğe verilen önemi göste­ren bir felsefeddir. Zeami bununla ilgili olara k "Bir ie kendi kendine ie olma özelliğini kazanamaz , kazanabilmesi için ie'nin uygun bir halefe devredilmesi gerekir; insan da böyle­dir, insan kendi kendine insan olamaz , bilgiye sahip olduğu müddetçe insan olur," demiştir."
...modern birey, bu özgürlük uğruna, geleceği fethetmek için bugünü bir vasıta olarak kullanmakta, hem kendini hem de başka insanları emellerine alet etmektedir. Bunun sonucu olarak da, modern insan, gününü dolu dolu yaşayabileceği bir mekandan kendini yoksun bırakarak hayattan alacağı zevki sürekli ertelemekte ve hayatın yaşamaya değer olduğu hissi­ni kaybettiğinden dolayı acı çekmektedir.
Sayfa 132 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Japon toplumunu XIII. yüzyıldan XlX. yüzyıl sonlarına kadar ayakta tutan ekonomik faaliyet kuşkusuz tarımdı. İlk bakışta, tarım toplumunun dayandığı ilkelerin, siyaset sisteminin de temelini atmış olduğu düşünülebilir. Halbu­ ki, Japon milli karakterinin ve kültürünün şekillenmesinde şehirler çok daha büyük bir rol oynamıştır. O yüzyıllarda ta­rım, dünya çapında bir öneme sahipti fakat şehirleşme bilin­cinden kaynaklanan söz konusu davranış biçimlerinin erken ortaya çıkışı büyük ölçüde Japonlara özgü bir olgudur.
Sayfa 43 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Reklam
Edebiyat çevreleri çok uzun bir zaman , Japon toplumunun eski zamanlardan beri göstermeye eğilimli olduğu davranışları ele almış ve kıyasıya kullanmıştır: Baba oğul arasındaki ezeli ve ebedi düşmanlık, birlikte intiharla noktalanan vıcık vıcık bir anne-çocuk sev­gisi en çok tercih edilen konular arasındadır.
Sayfa 22 - Boğaziçi üniversitesi
Sistem ve geçici kurallardan farklı olarak kültür, belirli bir başlangıç noktası olan, değişmeyen bir organizma, yaşayan bir canlı diye görülür; bir parçasının bile değiştirilmesiyle, tamamı yok olacaktır. İnsanlar, kültürün kendi içinde programlanmış özel bir düzen olduğunu düşündüklerinden, onun insan eliyle değiş­tirilemeyeceğine adeta iman
Sayfa 20 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Kuşkusuz, insanlar arası ilişkiler, yaşamın belkemiğini teşkil eder, fakat bu, bireyin başkalarına karşı sürekli dikkat ve ihtimam göstermesi ve başkalarının duygularını anlamaya çalışması anlamına gel­mez. Burada tayin edici öğe, başkalarıyla karşılaşmadan önce kişinin kendi davranışına karşı olan tutumu, başkala­rına göstereceği kendi davranış biçimine karşı, kendi kişiliği içinde takınacağı estetik tavırdır.
Sayfa 127 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Sakae Tsunoyama, XVII. yüzyıl hayku şairi Başö Matsuo'nun arkadaşıyla bir­likte çıktığı bir seyahatten bahseder. Arkadaşı, hana varma saatini ve hiç hesapta olmayan bir fırtınayı günlüğüne not ederken zamanı son derece dakik bir ayrıntıyla kaydetmiştir. Zaman mefhumunda kesinlik ve işte dakiklik ilkesi, çağdaş Japon sanayinin en önemli kültürel temellerinden biridir. Bu kavramların halk arasında bu denli erken ortaya çıkması sadece Japon toplumuna özgü bir olgudur. Buna, diğer Asya ülkelerinde pek rastlanmaz.
Sayfa 39 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Reklam
Yaşam tiyatrosunda, insanlar kendi seçtikleri rolü oynayınca, kendilerini daha güvende hissederler. Klişe modeller ise, onlar için hazırlanıp önlerine getirilmiş oyun metinlerinden farksızdır. Nitekim "erkeklik" kavramı bu noktada çok aydınla­tıcı olacaktır. Eskiden yeryüzündeki bütün erkekler kendi toplumlarının erkeklik anlayışına göre davranmak ve yaşa­mak üzere eğitilirdi. Nitekim bu rolün gereği olarak, örne­ğin, felaketlere karşı daha dayanıklı hale gelmişlerdir. Anne babalarından aldıkları eğitim ve kendi kültürel öğretileri çerçevesinde erkeğe uygun bir metanet ve konuşma şekli geliştirmişlerdir. Bütün bunları yaparken de, kendilerini bir tür kahraman gibi hissetmişler, bununla avunmuşlardır.
Sayfa 16 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Son zamanlarda kültür ile ulus ve etnik grup kavramları ara­sında kurulan ilişki genellikle "fark ve benzerliklerin karşılaştı­rılması" yöntemiyle yapıldığından, insanlar kültürel özellikleri betimlerken bu yöntemi aşırı bir şekilde kullanmaya başla­mış ve bunun bir sonucu olarak da, bireylerin sergilediği kişi­sel özellikleri çöpe atmışlardır.
Sayfa 18 - Boğaziçi üniversitesi
"Her şeye boş verme" durumundan kurtulmak, bütün insani hazlar ve kültürel zevkler için belirleyici ölçüdür. Her şeye boş vermiş olan kişi, kendini yaptığı işe öyle bir kaptırır ki, artık görünüşe aldırmamaktadır, ya da daha soyut bir şekilde ifade etmek gerekirse, amacını gerçekleştirmek için kendini bir araç gibi görmeye başlamıştır. İnsanlar üretim veya tüketim gibi, düşük seviyedeki bedensel ihtiyaçlarını karşılayan anlık gayelere kapıldıkları zaman, kendi varlık­larını unuturlar. Örneğin, üretim esnasında kişiden, hiçbir şeye karşı gelmeden sadece araç olması beklenir. Ayrıca, bü­yük bir iştahla yemek yiyen birisi için o an nasıl göründüğü hiç önemli değildir. Her iki durumda da kişi, asıl benliğine o kadar yaklaşır ki, kendini tarafsız bir şekilde göremez hale gelir. Ancak, zevklerin seviyesi yükseldikçe, örneğin kültürel zevkler söz konusu olduğunda durum tamamen değişir.
Sayfa 128 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi - Çeviren: Oğuz Baykara - I. Basım: Ağustos 2010Kitabı okudu
Sinekten yağ çıkarmaya çalışan, para düşkünü küçük esnafın cimriliklerinden hep nefret etmiştir.
Özellikle büyük felaketlerle yüz yüze gelince insanlar hemen tarihe ve efsanelere sarılarak, kendilerine manevi destek arar.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.