Mehmet Ali Birand

Demirkırat yazarı
Yazar
Çevirmen
8.2/10
285 Kişi
1.365
Okunma
80
Beğeni
7,6bin
Görüntülenme

undefined Mehmet Ali Birand Sözleri ve Alıntıları

undefined Mehmet Ali Birand sözleri ve alıntılarını, undefined Mehmet Ali Birand kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ASTSUBAY VE ÇOCUKLARININ HARP OKULU’NA BAKIŞI
Çocuklarını Harp Okullarına sokup subay çıkartmak isteyen asker kökenliler arasındaki en yüksek oran astsubay ve astsubay emeklilerinin. - Ben yıllarımı bu orduya verdim. Astsubaylığın ne olduğunu bilenler benim dediğimi anlarlar. Subaylarımın emrinde çalıştım. Doğrusunu söyleyeyim, oğlumun subay olmasını bunun için de istiyorum. Onun da emrinde astsubaylar olsun arzuluyorum... Aslında beni en fazla iten, paramın olmaması ve bildiğim bir ocağa çocuğumu teslim edebilmek isteğiydi. Hayatımın en büyük arzusu, bir gün yıldızlarını takıp paşa olması ve emirsubayını yollayıp beni özel arabasıyla evimden aldırıp Karargaha çağırması. Orada da kurmaylarıyla birlikte beni kapıda karşılaması... Bunun bir rüya olduğunu, orduda hiçbir subayın - istese bile bunu yapamayacağını bilmeme rağmen, yine de içimden gizli gizli düşünüyorum... Ardından da güzel ve gevrek bir kahkaha attı... Derin bir iç geçirdi. Gülümsemesi fazla sürmedi.
SUBAY VE ÇOCUKLARININ HARP OKULU’NA BAKIŞI
Bu görüştekilerin aksine, subay kökenlilerin çocukları orduyu pek tercih etmiyor. Subaylar da çocuklarını genellikle yollamak istemiyorlar: - Siz askerliğin ne kadar zor ve ne kadar me şakkatli bir meslek olduğunu bilemezsiniz. Dışardan bazılarına iyi görünebilir. Gerçekten de sevilince çok güzeldir. Ama zordur ve karşılığında verdiği (maddi) azdır. Çocuğumun bunlara katlanmasını istemedim. Subay kökenli ailelerin Harp Okulu çağına gelmiş çocukları da farklı düşünmüyorlar: - Babamın durumunu gördüm. Hayatı boyunca diken üzerinde yaşadı ve sonunda Generallikten 1950'lerde emekli olduğu zaman cebine 50 bin lira koydular. Ben üniversiteyi bitirdikten sonra özel sektörde çalışacağım ve hayatımı yaşayacağım. Bir tane hayatım var. Onu da doğru dürüst geçirmek istiyorum.
Reklam
“Bir ihtilalci müzakereye girdiği andan itibaren kaybetmiştir. Kendi iç dünyasında evvela anlaşmazlığa düşmüştür. Kendi kafasında kargaşaya düşen bir lider, sağlam karar veremez.”
Yahudileri Holocaust, Ermenileri Genocide Söylemleri Birleştirdi
TİP'in Doğu mitingleri, bölgenin ekonomik gerilikten kurtarılması ile sınırlıydı. Herhangi bir şekilde "Kürtçülük, Kürt Milliyetçiliği" işlendi. Ancak birçok Kürt grup TİP'in şemsiyesi altına girip faaliyetlerini sürdürürken, sol ile Kürtçüleri birbirinden ayırmak olanaksızlaşmıştı. Ancak bu durum da, güvenlik kuvvetlerinin gözünde
Sayfa 71 - 4. baskı - Kasım 1992
Kürt Realitesini Tanımakla Başlayıp Kürt Meselesi Yoktur'a Varan Siyasî Hava
Demirel, hükümet olduğu 1991'in son aylarındaki tutumunu değiştirmiş ve sertleşmişti. Başbakan için tek çıkış yolu vardı. O da, önce terörün dibinin temizlenmesi, ardından reformların düşünülmesi. "PKK'yı yok etmeden harekete geçersek ödün verdiğimizi sanırlar ve sonunu getiremeyiz" dedi. Yani olay tümüyle askere ihale edildi. Eskiden olduğu gibi, öncelik silaha verildi. PKK terörü ile Kürt sorunu birbirinden ayrılmadı. Eğer bu sorun çözülecekse ancak parlamento çerçevesinde ve demokrasi içinde olabileceği unutuldu. HEP'liler susturuldu, dövüldü. Böylece belki de son derece önemli bir fırsat kaçırılmış oldu...
Sayfa 280 - 4. baskı - Kasım 1992
7. Bölüm/İsyan
İnsanoğlu garip bir yaratık..Geriye dönüp nereden nereye geldiğine pek bakmaz. Övüldükçe , alkışlandıkça kendine güveni artar ve herşeyin en iyisini sadece kendisinin bildiğini sanır. Gitme zamanını, değişiklik zammının geldiğini göremez veya kabul etmez.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Ecevit neden başaramamıştı? Yıllarca iktidara "düzeni değiştireceğiz" diyerek gelen CHP, kendinden nelerin beklendiğinin farkında değilmiş gibi iktidara geldiği ertesi günü bir iç hesaplaşmaya giriyordu. Yıllardır bürokrasinin gözdesi olan CHP'nin gerçekte bürokrasiyi tanımadığı daha ilk haftalardan itibaren görülüyordu. Parti içi disiplinsizlik de bu bozguna büyük katkıda bulundu. Bir espri uğruna kendi balanını satma merakı... Karşı hizbi vurma, gazeteciye sempatik görünmek için, en gizli kalması gereken toplantıları ballandıra ballandıra anlatma tutkunluğu... CHP yılların verdiği muhalefetçilik duygusundan kurtulamayıp, kendi hükümetine, onu da bulamazda Başkanına açıkca muhalafet etme... Belki de CHP'nin kendine bağlanan umutları karşılaması hayaldi. Ne yazık ki CHP kendine bağlanan insanları çok acı bir şekilde kırdı, harcadı, onlara ihanet etti.
Sayfa 122Kitabı okudu
26 Mayıs gecesi Harp Okulu’nda ihtilal için böyle yemin edildi. İhtilalin gecesi başlıyordu. Menderes Eskişehir’de, Bayar Ankara’da uykuya çekilirken, tanklar ağır ağır meydanlara yürüyordu. 10 yıl önce bir Mayıs gecesi sandıkla iktidarı alan Demokrat Parti, 10 yıl sonra yine bir Mayıs gecesi silahla devrilecekti. 26 Mayıs gecesi sadece bir iktidarın değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderinin değiştiği bir gece oldu
Gerilim tırmanıyordu. İşler tam çığırından çıkmak üzereydi ki Malatya’dan gelen bir haberle gerilim en üst noktasına vardı: Ahmet Emin Yalman vurulmuştu. Yalman, Vatan Gazetesi’nin Başyazarı’ydı. Ülkede yeni yeni uyanmaya başlayan gericiliğin en şiddetli muhalifiydi. Yazılarıyla bir anda ülke çapında yobazların hedefi haline gelmişti. Silah, hedefini Malatya’da buldu. Seçilen suikastçının adı Hüseyin Üzmez’di.
Menderes, üniversite hocalarına ‘kara cübbeliler’ diye hitap ettiği o konuşmasına yayın yasağı koydurttu. Oysa zaten bu haberin hiç yayın şansı yoktu. Çünkü ertesi günkü gazeteler ihtilal haberleriyle çıkacaklardı.
665 öğeden 651 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.