1979 Ankara doğumludur. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Paris’te Sorbonne Nouvelle ve Saint Denis Üniversiteleri’nde yüksek lisans yaptı. Doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde tamamladı. 1999-2002 arasında Virgül dergisinde yazarlık ve editörlük yaptı. Kâbusname yazarın ilk romanıdır.
.
Namaz saatlerinde evin işleri, dünya meseleleri, hülasa bütün her şey unutuluyordu. Namazın tesiri zamanı durdurmaya, zamanın etkisini tersine çevirmeye muvaffak oluyordu.
.
.
Şimdi herkese lazım olan iman "Ben şöyle düşünüyorum" demeye müsaade etmeyen, bilâkis Allah'ın takdirine kayıtsızca sığınmayı gerektiren bir imandı.
.
.
> "Oğlum, senin ölümden sonraki yaşamla ilgilendiğini işittim."
> "Bütün inananlar bununla ilgilenirler efendim. Gerçek yaşam zaten ölümden sonra başlar. Elhamdülillah."
.
1940ların Edirnesinde geçen birazcık fantastik bir roman. Edebiyat açısından hiç bir yaratıcılık unsuru taşımıyor. Satır aralarında yazarın serpmeye çalıştığı felsefi psikolojik ve teolojik cümleler yetersiz ve isabetsiz. Hiç bir süprizi olmayan, edebiyat açısından önemsiz, korku ve fantastik edebiyat literatüründe yer almayacak vakit ayırmaya ve kitaplıkta tutmaya değmeyecek kadar vasat bir roman... asla tavsiye etmediğim gibi niye bunları yazarlar onu da hiç bilemem.
KabusnâmeMehmet Cevat Yıldırım · Doğan Kitap · 201321 okunma
Uzun zamandır öykü kitabı okumamıştım.Bu kitabı gördüğüm an adı dikkatimi çekti ve kitabın arka kapagina bile bakmadan almaya karar verdim.Belki de kitapçıda kitabı gördüğümde küçükken evden kaçıp abimle birlikte etrafı keşfe çıktığımız günleri hatırlamış olduğumdandır.Türkçenin usta kalemlerinin evden kaçış veya geride kalış anlatıları bu kitapta toplanmış.İcerisindeki bütün öyküler beni çok içine çekmese de,İlk öykü olan Orhan Pamuk'tan "pencereden bakmak" ve son öykü Ayşe Sarısayın'ın "kırkıncı oda" en beğendiğim öyküler oldu.Öykülerde kimi kaybettiği çocuğunu ,kimi özlem duyduğu çocukluğunu,kimi ait olduğu yeri aramak için evden kaçma çabaları. Tabiki anlatılanlar sadece evden kaçanların değil, kaçanların ardından kalanların da öyküleri.Öykülerde, sadece fiziksel kaçışları değil,ruhsal kaçışları da okuyoruz.Tren istasyonunda bir banka oturup, banliyö trenlerini izleyip, her şeyi ardında bırakarak çekip gitmek için değil de,gitmeyi hayal etmek için o istasyona gelenler de var.Aslında hepimizin içinde yokmudur;kimselerin bizi tanımadığı bir yerde kendimizi daha özgür hissetmek isteği.
Herkesin kendinden birşeyler bulabileceği (çok fazla beklentiniz yoksa) sıkılmadan okuyacagınızı düşündüğüm bir öykü kitabı.....
Bazen eve dönmemek iyi mi gelir insana? Olduğun durumdan kaçmak, kaybolmak veya başka yerlerin özlemi dolar mı insanın içine?
24 kalem var bu kitapta, hepsi birbirinden bağımsız ama uzak bir bakıştan tanıdık duygular barındırıyor öykülerde. Kimi çocukluğunun kimi hayallerinin peşinde ama hepsi "acabalı" her biri "arayış" içinde buluyor kendi yollarını...
Lugatlarımızda "harikulade" kelimesi ile bağdaşır bu metin. Neden?
İtiraf zamanı okur; sende ben de, komşu kızı ya da okulun en popüler çocuğuda bir gün olsun uzaklaşmak evden kaçıp izimizi kaybettirmek istemedik mi?
Kendi itirafını bulup kendi seçtiğin yoldan gitmek için 24 öykü seni bekliyor. Bir kendini arayış, keşkelerin bir sihirli değnek gibi gerçekleştirme öyküsü bu! Hazırsan başla birinden...
#evdenkaçmanınyolları #defnesuman #doğankitap