Baba ocağından bir kürek mahkumu gibi ayrılırken, boğazın kıpır kıpır sularına, göklerin ezeli şahidi güzel minarelere, adaların aydınlık ufuklarına, Teşvikiye’den Ihlamur Kasrının cennet yamaçlarına ve Dolmabahçe Sarayının ihtişamına baktı, baktı hıçkırıklara boğulan sesiyle;
“Elveda İstanbulum, rüyalarım, çocukluğum... Elveda güzel kardeşlerim, annem babam evim yuvam...” diyebildi