Mehmet Önal 1983’te Hacettepe Üniversitesi’nden mezun oldu. Master (1985) ve doktora (1989) eğitiminden sonra Yeni Türk Edebiyatı, İletişim Bilimleri ve Güzel Sanatlara ait dersler okuttu; çeşitli tezler yönetti. Hacettepe, Gazi, Tobb ve Ankara Üniversitelerinde, dersler verdi. Sonsuza Uzanan Taşlar adlı bir projenin senaryo ve danışmanlık çalışmalarını yürütmek üzere (1999 – 2000) Kiev, Bahçesaray, Viyana, Salzburg, Budapeşte, Moskova ve Petersburg’da çalıştı. 2002-2003 yıllarında Minsk State Linguistik University’de Türk Edebiyatı, Türk Mûsıkîsi ve Cross-Culture dersleri verdi. Liverpool (2004) Hope Üniversitesi’nde çalıştı. 2012’de Gazi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf ve Video Bölüm başkanı oldu. Edebiyat, İletişim ve Güzel Sanatlar konulu araştırmaları devam etmektedir. Hâlen, Altın Koza İpek Üniversitesi, Sahne Sanatları Bölümünde öğretim üyesidir.
Merhaba sevgili okur,
Çemberimde Gül Oya, arkadaşımın okulda unuttuğu kitaplarının arasından görüp kapağı ve ismi ile ilgimi çeken bir kitap oldu. Yazarını da daha önce hiç duymamıştım. Kısacık olması sebebiyle hemen okumak istedim. Ve bir günde de bitirdim.
•
Kitap 13 tane kısa öyküden oluşuyor. Çoğunluğu yetmiş ve seksenli yıllarda geçen kısa kısa öyküler bir solukta okunacak türdendi. Çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim ama okuduğum için memnunum.
Somut olarak insanın inanma ihtiyacını görüyorum.Tanrı inancı dışında mutlu olmak için bir motivasyonu olmasını bekliyordum. Umuyorum ki diğer stoacıların başka motivasyonları vardır.
Hacı Bektaş-ı Veli dergahına ailesinin geçimi için yola çıkan ve binek üzerinde alıç getiren ve dönüşte buğday götürmek isteyen Yunus... Hacı Bektaş-ı Veli’nin uzun zamandır beklediği insan diye içinden geçirirken Yunus’a yapılan o teklif! “Buğday yerine nefes istemez misin? Yunus’un “Nefes karın doyurur mu? Biz açız. Buğdayı öğütür, unu eler, hamuru pişirir, karnımızı doyururuz. Nefesi ne yaparız?” cevabı ile başlayan Yunus’un “Yunus Emre” oluşuna şahitlik edeceğimiz bir yolculuk...
Hak ÇalabımMehmet Önal · Diyanet Vakfı Yayınları · 201217 okunma