Yaptığın işte kusuru buldun diye adaleti aramaktan vazgeçme. Bu kusurların kısa zamanda farkına varırsın. Sen farkına varamazsanbile başkaları varır.Böyle yapmazsan dostumu yanlış tanıdığımı varsayarım.
Kusurlu adalet adaletsizlikten daha mı iyidir?diye sordum.
Öyle olmalı yoksa adalet diye bir şey hiç olmaz. Adaleti sağlamak zaten kusurlu olan insan oğlunun işidir.Cerrahlık ya da suçları yakalamakta elinden gelenin en iyisini yapmadığım sürece tatmin olmamalısın. Ama elinden gelenin en iyisini yapınca takdiri Allah’a bırak ve içini ferah tut.
Derler ki bir kadın bir adamla, adamın değişeceğine inanarak evlenir, ama adam değişmez. Bir adam da bir kadınla, kadının değişmeyeceğine inanarak evlenir, oysa kadın değişir.
14. yüzyılda katili nasıl yakalayabiliriz , hatta ölen kişinin kimliğini nasıl ortaya çıkarırız?? İşte bunu bize gösteren bir kitap. Tarihi detaylarla süslenmiş, dönemin zaman kavramını kullanan, dönem özelliklerini de gözlemleyebildiğimiz güzel bir polisiye.
Küçük topraklı bir şovalyenin , kendisine toprak kalmayacak oğlu Hugh De Singleton iyi bir öğrenim görür ve sonunda cerrah olmaya karar verir. İlk müşterisi tesadüfen rastladığı Lord Gilbert, cerrahı topraklarına davet eder. Lordun topraklarında bulunan kemiklerin akibetini öğrenmek de Singleton a kalır.
Akıcı bir dille yazılmış, hoş vakit geçirten, dönem şartlarındaki hekimlikten de bahseden güzel bir kitaptı.
Günümüz teknolojisi olmadan bir cinayet davasını yürüttüğünüzü bir düşünsenize? Sherlock Holmes değilseniz o davayı çözmek inanılmaz bir başarı olur. Üstat Hugh okunması zevkli bir karakter. Yazarın 14. Yüzyılda yaşanan hayatı bu kadar açıklayıcı bir şekilde dile getirilmiş olması da ayrıca dikkatimi çeken bir yaklaşım oldu. Serinin devam kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
Bir lağım temizlenirken kovaların içinden kemik parçaları ve kafatası çıkıyor.Esrarengiz kemikler neymiş diye merak ederken.Kemikleri inceleyen cerrah a bu olayı çözme görevi veriliyor.Cerrahın hem işini hemde cinayeti çözme çabalarını anlatan bir polisiye roman.