Bir gece 155 polis imdat hattını arayan bir vatandaş “Sur mahallesinde terör örgütü mensuplarınca evine ateş edildiğini ve motolof atıldığını” söyler be adresini vererek yardım ister. Polis ihbardan sonra içeri girmek için hazırlık yaparken 155 polis imdat hattı tekrar aranır. Arayan kişi biraz önce yardım isteyen vatandaştır ve kendisini tekrar tanıtır.
“Beni kurtarmak için gelmeyin” der bu kez. Polis şaşırır. Vatandaş anlatmaya devam eder:
“Sizi biraz önce aradım ve adresimi vererek yardım istenmiştim. Ama dışarda onlarca örgüt mensubu var ve yollara patlayıcı döşemiş durumdalar. Ben çocuklarımı ve eşimi şu anda banyoya sakladım. Elimden geldiği kadar da direneceğim. Ama lütfen siz beni kurtarmak için gelmeyin” der.
Hattın başındaki polisin tek kelime çıkar ağzından “Neden?” Aldığı yanıt ağlatacak türdendir.
“Siz beni kurtarmaya gelirken onlarca polis şehit olabilir. Ben böyle bir şeyin olmasını istemiyorum.”
O vatandaş hattaki polisin şaşkınlığı arasında onlardan tek isteği olduğunu söyler:
“Sizden tek isteğim sabahleyin hangi durumda olduğumuzu kontrol edin. Bana ve aileme bir şey olursa ben size hakkımı helal ediyorum.”
Vatandaş bu sözlerini ağlayarak söylemiş ve telefonu kapatmıştır.
"Bölgeye gittiğimde insan üzerinde inanılmaz bir yük oluşuyor. Bunlardan bir tanesi yaşananlara tanıklık etmenin yükü.
İkinci ve en ağırı ise günlük hayatın içinde mızmızlandıgımız konuların basitliği karşısında ruhen ezilmemiz."
" Tanrıdan başka efendi tanımayan biz Amerikalılar birleşelim, diğer milletleri bizimle hareket etmeye zorlayalim, bu yolda kullanılacak en meşru manevi silah dindir..! "
Örgüt silah bırakırabilir, ateşkes de ilan edebilir ama bırakamayacağı tek şey vardır, o da propagandadır. Çünkü propaganda kesildiği andan itibaren birileri gerçekleri konuşmaya başlayacaktır.
"Özel Kuvvetler Komutanı, bir anda karargâhının girişindeki yazıyı hatırladı. Bütün gözler üzerine çevrilince, “Zoru hemen başarırız. İmkansız biraz zaman alır!” dedi".