Metin Aydoğan'ın adını ilk defa 7 yıl önce Banu Avar'dan duymuştum. Kitap fuarında bir konferansta, hatta o gün hasta olmasına rağmen kendisini de konuşma yapması için Banu Avar davet etmişti ve yine Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i kendine has üslubuyla bütüncül olarak ele alarak güzel bir konuşma yapmıştı.
Daha sonra ise, Urla da davet edildiğim bir kampta kendisi yine bize Atatürk'ü Türk Devrimlerini anlatmıştı. O gün imzaladığı bu iki ciltlik seri kitabı bugün bitirirken tabii ki o kadar yıl okuyamamış olmanın mahcubiyetiyle bitirmiş olsam da...
Uzun zaman sonra ilk defa her sayfasında, her satırında hem duygulanıp, hem gurur duyduğum bir kitap okudum. Metin Aydoğan'ın akıcı dili ve Atatürk'ün yaşamı birleşince daha da heyecanla okunacak bir eser ortaya çıkmış.
Metin Aydoğan'ı iki sene önce kaybettik... Bugün aslında çalışmalarına ve hayatına bakacak olursak Metin için de, onun Atatürk'ün hayatını ifade ederken kullandığı "ülkeye adanmış bir yaşam" tanımını kullanabiliriz. Bu incelemeyi yazarken saygıyla anıyorum. İyi ki vardı ve bizi böyle değerli eserlerle buluşturdu.