'İyi insan' olmanın yolu ideal koşullardan veya mükemmel ortamlardan geçmiyor. Kaderimiz anne-babalarımızın ellerine verilmiş değil. Kişiliğimizi şekillendiren asıl unsurlar onlar değil, onlar bizi bu kişiliğe mahkûm etmemişlerdir. Aynı şekilde, çocuklarımızın kaderini ve kişiliğini ellerimizde tutuyor değiliz.
Bilakis, denklemi şöyle kurmak gerekiyor: Anne-babalarımızın bize nasıl davrandığını, onların imtihanıdır. Bizim imtihanımız ise, o davranışları nasıl içselleştirdiğimiz, nasıl yorumlayıp şekillendirdiğimizdir.
Yoksa, irade denilen şey insanlara niye verilmiş olsun?
Hidayet ve iman olmadıktan sırat-ı müstakimin yani doğru yola erişmedikten sonra gerçekte insana nimet olarak verilen her şey ve karşısına çıkan herkes bir yüktür rahmettir ve eziyettir.
Kudreti büyük Yaratıcı, insanoğluna acizliğini koskoca göktaşlarıyla da öğretebilirdi; ama rahmet yüklü bir terbiye dersi olarak, küçücük su damlacıklarıyla öğretiyordu.
Bütünüyle yerküreyi çöplüğe çeviren Kuddusiyet cahili 'çağdaş uygarlık'ın pompaladığı 'tüketim'lere karşı uyanık duralım; fıtri bir hayat tarzının, modasız bir giyim anlayışının, 'ambalaj'sız halis gıdaların çerçevelendirdiği bir hayata uzanalım.