Kuran, muhataplarına asırlardır devam eden ve hala da geçerli olan bir meydan okumada bulunma ve onlar bu tutuma karşı hiçbir surette olumlu cevap verememişledir.
Kur'ân'a bir bütün olarak bakıldığında, kıssaların hepsinin içerisinde bulundukları bağlamın sözü etkili ve güzel söyleme sanatının kafiye gibi temel özellikleriyle en küçük bir uyuşmazlık bulunmadan aktarıldıkları görülecektir.
Kuran, mucizevi yönüyle eşsiz ve taklit edilemez bir Kitap olmakla birlikte, Onun anlaşılamaz bir kitap olduğunu iddia etmek suretiyle bu yüceliğine ve üstünlüğüne gölge düşürmek isteyenler olmuştur.
Eğer bir topluluk, herhangi bir manaya, kendi dilinde olmayan bir kelimeyle işaret ediyorsa, aslında o kelime, o topluluğun lisanının bir parçası demektir. Zira dilde, anlamı iletmede yeterli görülen her türlü ifadenin kullanılması uygundur.
Kur'ân'da çelişkili ifadeler bulunduğu türden iddialar, ayetlerin kendi özel bağlamlarından koparılarak başka bağlamda söylenmiş karşıt ifadelerle karşılaştırılmasına dayalı olarak ortaya atılmışlardır.
“Kendinizden üstün olanların durumlarına değil, düşük olanların durumlarına bakınız. Çünkü bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini önemsiz görmemeniz için daha uygun bir tutumdur.”
|Hz. Muhammed [s.a.v.]
Ayetlerin öncesini ve sonrasını dikkate almadan, onların yalnızca belli kısımlarını birbirlerine kıyaslamak, okuyucuyu ya da dinleyiciyi aldatma ya yönelik bir çabadan başka bir şey değildir.