Misli Baydoğan

Hu Diyen Karga yazarı
Yazar
Çevirmen
8.9/10
203 Kişi
571
Okunma
73
Beğeni
5,8bin
Görüntülenme

En Eski Misli Baydoğan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Misli Baydoğan sözleri ve alıntılarını, en eski Misli Baydoğan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir zamanlar dünya,kardeşlerin birbirlerini öldürecek kadar gözlerini hırs bürüdüğü bir yer değil,birbirleri için ölümü göze aldıkları bir misafirhane gibiymiş.
Gerçeği sırlayanın,sırrı neresinden soymaya başlayacağını kim bilebilir ki ?
Sayfa 71 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bilmem ki ille kuş olup tepeden izlemek mi gerekirdi cehenneminizi hep içinizde,aranızda,yanıbaşınızda taşıdığınızı görebilmeniz için ?
Sayfa 34 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyor
''Karlı dağın başında, ılgın ovanın düzünde... Sarı toprağın tozunda, mavi göğün nefesinde... Çınar ulusunda, söğüt dalında, kavak yelinde... At yelesinde, kartal tüyünde, ceylan gözünde... Türkistan'da, Horasan'da, Anadolu'da... Bir fırtına tuttu bizi. Yeri göğü doladı. Hu!''
''O koca filli orduyu, Gazneliler'i yenen Selçuklular kimdir? Nasıl insanlardır? Ne yer, ne içer, nasıl yaşarlar? Hepsi Çağrı Beğ'in seferindeki gibi uzun saçlı, gözleri iki yandan çekikçe, kurt boğazları çalan, yaman kılıç savuran, okları hedef şaşmayan askerler midir? Kadınları nasıldır? Balaları nasıl büyütürler? Ahalinin merakı meydanları ve haneleri sarıp da bir Süryani alimin evinin eşiğine ulaşmış. O da demiş ki: -Bu doğuda bayraklarını gördüğünüz Tuğrul Beğ'in ordusu, buralara bir köpeğin öncülüğünde gelmiştir. Alim onca yaşlı olmasaymış da aslında anımsadığının Türklerin ilk atalarından saydığı ünlü Oğuz Kağan namlı yiğidin efsanesindeki boz tüylü kurt olduğunu fark edebilseymiş, ahaliyi yanlış bilgilendirmemiş olurmuş.''
Sayfa 85
Bu Selçuklular'ın kadınları nasıldır bilir misiniz? Onları tarif etmek istesem, kabaran denizleri, baharda taşan nehirleri ve çölde kopan fırtınaları etraflıca tasvir etmem gerekir. Ben şu uzun, fani ömrümde, Allah'tan gelen maniler haricinde, dilediğini feleğin elinden çekip koparmamış tek bir Selçuklu hatununa rastlamadım desem, inanınız mübalağa etmem. Biçare ademoğullarını güzellikleri ile oylarken, arkalarını döndüklerinde dünyayı yerinden oynatacak işlere göz kırpmadan atıldıklarını gördüm. Yavrularını korurken atmaca, hünkar kocaları ve veya babalarını görür görmez kana kana su içen ürkek ceylanlara dönüverirlerdi. At biner, kılıç, kama kuşanır, ok atar, avlanırlardı. Yeri geldiğinde sayıları binleri bulan konuklara yemek hazırlar, gelin olacak kızlara görülmeyen güzellikte kilimler dokur, nakışlar işlerlerdi. Civardaki tüm Müslüman ülkeler ve dahi Rumlar ve Frenkler bile Selçuklu'dan gelin alabilmek için birbirleriyle yarışırlar fakat pek azı bu şansa erişebilirlerdi.''
Reklam
Oğuzlar için devlet bir zamanlar uğruna her türlü tedbirin alınarak hayatta tutulmaya çalışıldığı değil, var olmaması düşünülemeyecek bir zorunluluktu.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, işin içine iktidarın girdiği tüm birlikteliklerde hırs denen musibet huy her zaman alenen kavgaya dönüşmese de, en yalın haliyle taraflar arasında sürtüşme olarak kendisini göstermiştir.
Sayfa 147 - Ötüken Neşriyat
Ahali aralarında sohbet eder iken kulak misafiri oldum ve öğrendim ki meğerse Türk boylarında çok eski zamanlardan beri aman diyene kılıç kalkmayacağını söyleyen ataların sözü tutulmuş. Bir savaştan utku ile çıkıldığında teslim alınan ve sulh dileyen hakan ve komutanlara hak ettiklerince saygı gösterilir ve gönülleri yıkılmazmış. İşte Çağrı Beyim bu töreye uygun davranarak, kendi soyuna güzel bir misal teşkil etmişti.
İki kanadı sırtıma koyan, onu kapkara, pırıl pırıl tüylerle beyezen, beni onlarla havayı yararak dengede tutan, gölgemi Türk'ün topraklarına düşürenin aşkına... Hû!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.