Demek ki ortalama insan iyi bir zanaatkar değildir, çünkü en önemli aletini, zihnini ve düşüncelerini kontrol edemez. Hayatı, ulaşabileceği ve kavrayabileceğinin ötesinden gelen bir şeyi kabul etmek ve kullanmakla geçmiştir.
Tahammülsüzlük de nahoş sakatlılar ailesinin üyelerinden biridir. Tahammülsüz, fanatik bir mezhepçi veya dindar bağnazın bu bölümleri okuduğunu düşünün. İçinde ayıplanacak ne kadar çok şey bulacaktır!
Eksiksiz bir konsantrasyon her konuyla ilgili size bağımsız, geniş ve özgür bir bakış açısı kazandırır. Neden böyledir bu? Çünkü o zaman kendini bir tek olgun, iyi yönlendirilmiş bir zihne açan tek bir bilgelik olduğunu bilir ve vardığımız sonuçların yanlış olabileceğinden korkmayız.
İsyankâr zihnimin ürettiği ve burada demir atan başıboş düşüncelere itaat etmem için hiçbir neden yok. Zihnin dalgalarıyla sürüklenen dümensiz bir tekne gibi olmamak için, bütün dışsal şeylerden bağım sız olarak ken dim olmak is tediğim bu kısa vaktin düşüncelerle işgal edilmesine izin verirsem dikkate değer hiçbir şey olmayacaktır.
Zihnime giren bütün düşün celer benim düşmanım dır ve onlarla hiçbir şekilde İLGİLENMİYORUM
Şu an da hiçbir şeyle ilgili değilim. Her şeyi zihnimin kapısının dışında bırakıyorum
Bu etütte başarının anahtarı kontrolsüz düşünceye ilgiyi yitirmektir.
Ortalama bir insanın zihni sayısız düşüncelerle doludur, dolayıyla bu bireyler son derece zayıftırlar. Sayısız faydasız düşüncenin yerine tek bir düşünce geldiğin de kendi başına bir güce dönüşür bu ve çok kapsamlı etkilere sahiptir.
Zararlı ve yıkıcı olacak gereksiz bir merakla insanların kendi çalışmalarına bozup heyecanlarının ateşini söndürmeleri çok sık rastlanılan bir şeydir.
Bir makineye hâkim olmak, onu kontrol etmek, onu harekete geçirmenin, hızını belirlemenin ve nihayet gerek duyduğumuzda durdurmanın mümkün olması anlamına gelir.
konsantrasyonla ilgili verilen teknikler ve bu tekniklere eşlik eden pratik felsefenin testinden geçmek bir üniversiteyi bitirmekten çok daha zor olabilir.