23.06.1987 yılında İstanbul'da doğdu. Tiyatroya ilkokulda edebiyat öğretmeninin taklidi yaparken ceza olarak başladı. Lise yıllarına kadar amatör olarak devam etti. Lisenin son senesinde liseler arası tiyatro yarışmasında en iyi erkek oyuncu ödülünü almasıyla profesyonel olarak oyunculuk yapmaya karar verdi ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde tiyatro bölümünü okudu. 2008 yılında E.S.E.K tiyatrosuna katıldı. Bu ekip ile 'Ne Münasebet' ve 'Sallanan Sandalye' adlı oyunu oynadı. Ne Münasebet ile 10. Lions Tiyatro Ödülleri'nden ödül kazandı. Oyunculuğun yanında oyun yazarlığı ve eğitmenlik de yapmakta. Birçok reklam filmi ve 'Aşksın Sen' dizisi ile ekranlarla tanıştı.
Hakkını Helal Et Hüseyin Kardeş... Bu Çocukların Karşıya Geçmesi İçin Senin Paramparça Olman Lazımdı.
Yıl 2014 öğretmenliğe yeni başlayacağım yıl. Nasibimize düşen okul “Batman Mehmet Şimşek İmam Hatip Ortaokulu”. Meslek hayatımdaki ilk, okula gidiyorum. Okul şehrin dışında, yeni yapılmış bir okul. Batman’dan Van’a gidilen şehirlerarası yolun
"Benim de hatalarım vardır elbet. Elbet ben de kırmışımdır kalp, ben de yerli yersiz cümlelere esir olmuşumdur.
Bazen harika cümleler kuramasam da iliklerime kadar hissetmişimdir. Korktuğumdan değil, kaybederim diye susmuşumdur.
Güneş doğduğunda her şeyin harika olacağına inanmış, güneş batarken boş yere umutlanmışım diye hayıflanmışımdır.
Hedefler koymuşumdur kendime, kimine ulaşmış , kimini bertaraf etmiş, kiminin yollarında da yerle yeksan olmuşumdur.
Umutlarımı filizlendirmişimdir, kaldırımın arasından güneşe selam eden çimenler gibi garip diyarlarda. Ama hiçbir zaman kötü olamamış, kötü olmaya ant içsem de tuz buz etmişimdir yüreğimi.
Bu satırlar iyiliğe sarılıp kötülerin dünyasında nefessiz kalanların isyan tohumudur .
Ekilen her nefret tohumu da , bilirim , sahibini bulur . Dilerim öyle de olur ...
Siz! Kötü insanlar! Siz! Yalanları yaşam tarzı sananlar! Unutmayın Allah var !!! "
(Arka kapaktan)
10 yaşını geçmiş herkesin okuyabileceği ,
insanı zorlamayan ,
şaşırtmayan ,
ama yaşadıklarımızı çok güzel sorgulatan ,
kelimelerin çok ustaca ve ahenkle kullanıldığı çok güzel bir yaşam öyküsü...
Herkese keyifli okumalar...
Kaybettikçe kazanmak
İyi insanların meziyetidir....
Kitapta bir kadının küçük yaşlarda babasız kalmasını, güven sorunlarıyla boğuşmasını, okuyup iyi bir avukat olmasını ve aşkı bulmasını okuyorsunuz.
Kitapta Aslı'nın Bedirhan ile tanışmasına kadar olan kısım güzeldi ancak ondan sonraki kısmı işkence çekercesine okudum.
Aslı, küçük yaşta onları terk edip giden babasından dolayı erkeklerden yıllar boyunca uzak durmuş bir kadın. Otuz üç yaşına kadar, küçüklüğünden gelen güvensizlik duygusundan dolayı hiçbir erkeği hayatına almamış. Sonra bir gün Bedirhan ile karşılaşır ve yıllar boyunca kendi etrafına ördüğü o kabuğu kırarak çıkar.
Ancak erkeklere karşı hissettiği güvensizlik onun yakasını bırakmaz ve Bedirhan'la başladığı o güzel ilişkisini kendi elleriyle yıkar.
Kitabın bu sayfalarında ciddi anlamda kafayı yeme noktasına geliyorsunuz. Bir insan nasıl sorgusuz sualsiz diğerini aldattın diye itham ederek, konuşmasına bile izin vermez? İki dakika dinlemek insanlara bir şey kaybettirmez, tersine kazandırır.
Aslı ne kadar suçlu ise Bedirhan'da o kadar suçlu bence. Kız ona bütün geçmişini, yaşadığı güven problemini açıkça anlatmasına rağmen Bedirhan, Aslı'ya yalan söyledi. Hayatlarını neden bu kadar zora sokuyorlar anlayabilmiş değilim...
Kitapta, altını çizdiğim ve alıntı olarak paylaştığım çok yer olsa da genel olarak kurgu çok basitti ve beğenmedim. Almanızı pek önermem ama bir yerde elinize geçerse kitabı okuyabilirsiniz.