1965’te Giresun/Keşap/Kaşaltı Köyü’nde doğdu. 1983’te Giresun İmam-Hatip-Lisesi’nden, 1987’de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. 1987-1999 yılları arasında İçel/Mersin ve Giresun’da öğretmen olarak görev yaptı. 1998’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam BilimleriTefsir Anabilim Dalı’nda “Muvaffakuddîn el-Kevâşî: Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu” isimli teziyle yüksek lisansını tamamladı. 1999’da Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne araştırma görevlisi olarak atandı. 2001’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 2002’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Tefsir Anabilim Dalı’nda “Tefsirde Bâtınîlik ve Bâtınî Te’vil Geleneği” isimli teziyle doktorasını tamamladı ve bu çalışması Kitâbiyât Yayınları tarafından “Kur’an ve Aşırı Yorum” adıyla yayımlandı.
2003 yılında Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim dalına yardımcı doçent olarak atandı. 2005’te “Kur’an’ın Mu’tezilî Yorumu: Ebû Müslim el-İsfahânî Örneği” isimli çalışmasıyla doçent, 2011’de profesör oldu. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı ve Temel İslam Bilimleri bölüm başkanı olarak görev yaptı. Halen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
Tam adı:
Prof. Dr. Mustafa Öztürk
Unvan:
Akademisyen, İlahiyatçı, Yazar, Araştırmacı, Çevirmen
Cinsiyet söz konusu olduğunda kadını noksanlık, fettanlık, şeytanlık gibi sıfatlarla tavsif edip annelik söz konusu olduğunda adeta meleklik mertebesine yükseltmek ironik bir durumdur.
Zira İslam akıl, ilim ve beşer fıtratına uygunluk, bireylerin ruhlarını arındırma ve kamu yararının gelişimini sağlama gibi temel ilkeler üzerine bina edilmiştir.
Hayat su gibi akıp geçiyor; bunca yıllık hayattan geriye anlamlı denebilecek ne kaldı diye düşündüğünüzde, çoğu zaman, "koskoca bir hiç" kaldığı sonucuna varılıyor.
Rabbim, bütün mevcudatı yaratan Rabbim!
Dünyada da ahirette de "Sen"sin benim yar ve yardımcım. Benim canımı sana teslim olmuş bir kul olarak al, beni salih kullarına ilhak eyle..
Gör nasıl yeniden yaratılırım
Namuslu genç ellerinle
Kızlarım
Oğullarım var gelecekte
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası
Kaç bin yıllık hasretimin koncası
Gözlerinden
Gözlerinden öperim
Bir umudum sende
Anlıyor musun |
“Doğada olup biten bir şeyi kavrayamayınca doğrudan doğruya Tanrı’nın iradesine bağlamak suretiyle bildik anlamda “mucize” diye kavramlaştırmak, Spinoza’nın ifadesiyle, hem budalalıktan başka bir şey değil, hem de cehaleti kabullenmenin gülünç bir biçimidir.”
Mustafa ÖZTÜRK
...
Öztürk hoca, Türkiye’de en fazla “sapıktır, dinden çıkmıştır, oryantalisttir, katli vaciptir” gibi hakaretlere mazhar olan Akademisyen hocalardan. Lakin bunca hakarete rağmen, bu durumdan neredeyse hiç gocunmuyor. Çünkü; düşünmenin, üretmenin, irşad etmenin kaderinde, sapıklık ile itham edilmek; cehaletin ve kör taassubun kaderinde ise şiddet ve hakaret olduğunu çok iyi biliyor. Bu sebeple çoğu zaman başaramasada genellikle kin ve nefret duvarları ile örülerek paramparça edilmiş olan islamı, sevgi tohumlarıyla yeniden yeşertmeyi hedef ediniyor.
...
Hali hazırda, bir fikre veya tespite katılmanın, şahsı taraf görmek veya göstermek için yeterli sayıldığı ve hunharca hain ilan edildiği ülkemizde, öztürk hocayı daha fazla anlatmanın sakıncalı olcağını düşünüyor ve yazıyı daha fazla uzatmıyorum.
Sizler en iyisi beni daha fazla zor durumda bırakmayında kişisel geleneğim gereği 1000k üzerinde 10 üzerinden 8 vererek önerme zorunluluğu hissettiğim öztürk hocanın şu kitabını okuyun.
Böylelikle, bilgi sahibi olmadan, fikir; anlamadan, hüküm sahibi olmanın zararını hep beraber idrak edelim.
Kıssaların DiliMustafa Öztürk · Ankara Okulu Yayınları · 2019129 okunma
Yazarın okuduğum ilk kitabı.
Beklentimin üzerinde pozitif bir izlenim bıraktığını söylemeliyim.
Yazarın muhkemât konusundaki birçok fikrine katılmıyorum. Bununla birlikte, kitabın konusunu oluşturan kıssaların ve/veya mesellerin veriliş amacının tarih bilgisi öğretmek olmadığı, örneği yerli yerinde kullanmak kabilinden bi'l hak şekilde kıssadan hisse çıkarttırmak olduğu fikrinde yazarla aynı zeminde buluşabiliyorum.
Nitekim Kur'an, Kitab-ı Mukaddes'teki gibi tarih bilgisi verme detaylarından ziyade aynı ve/veya benzer olayların özünü verme amacını ve anlatımı diri tutma amacını gütmektedir.
Kıssaların DiliMustafa Öztürk · Ankara Okulu Yayınları · 2019129 okunma
Kur'an'ı tarihselci bir perspektiften okumak, onu ölü bir belge olarak tarihe gömmek değil, vahyedildiği tarihin kendine özgülüğü içinde okumak demektir. Bu anlam düzeyinde tarihselciliğin karşıtı evrenselcilik değil, tarih-üstücülük veya daha doğru bir nitelemeyle tarih-dışıcılıktır. Bu da tam olarak, tarihsel olay veya olguların gerçekte meydana geldikleri tarihsel dönem ve o döneme özgü koşulları dişında değişik zaman dilimlerinde gerçekleşmiş olay ve olgularla birlikte düşünülmesini, bir başka deyişle, farklı dönemlerde meydana gelmiş olayların aynı zaman diliminde vuku bulmuş gibi ele alınıp degerlendirilmesini ifade eden anakronizme (tarihi ıskalamak) denk düşer.