Buyrukçu bir yaşındayken, ailesi Yalova'ya yerleşti. Yalova'nın Koruköy İlkokulu'nda, İstanbul'da Yenikapı Ortaokulu'nda, bir süre Pertevniyal Lisesi'nde okudu. Aşçılık, Sütçü Yamaklığı, Kunduracı Çıraklığı, Gazetecilik, inşaat İşçiliği, Fresecilik, Pedalcılık Kalorifercilik, kâtiplik ve İstanbul Toprak Mahsulleri Ofisi'nde memurluk yaptı (1950-1970). Sanat hayatına, 1945'te kapıcı olarak çalıştığı Son Telgraf'ta yayımlanan öyküleriyle başlayan Muzaffer Buyrukçu Korkunun Parmakları (1958 Dost Dergisi Birincisi), Kuyularda (Otağ Dergisi 1962 birincisi) Bulanık Resimler'le 1962 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü'nü, Kavga ile de 1968 Sait Faik Armağanı'nı kazandı. Yüzün Yarısı Gece ile de Haldun Taner Öykü Ödülü ve Yunus Nadi Öykü Armağanı de aldı. Edebiyat dergilerine geçişi ise 1953 başlarındadır. Konularını İstanbul'un kenar mahallelerinde yaşayan dar gelirli ailelerin dertli,çekişmeli hayatlarından alan Buyrukçu'nun 21 Öykü,10 Günlük ve 8 Roman olmak üzere toplam 39 kitabı basıldı. Son zamanlarında akciğer yetmezliği çeken Buyrukçu, 26 Ağustos 2006 günü İstanbul Gaziosmanpaşa'daki evinde hayatını kaybetti.
Yayımlanan eserleri
Öykü
Katran (1956)
Acı (1957)
Korkunun Parmakları (1959, Dost Dergisi 1958 yılı birincisi)
Bulanık Resimler (1961, Türk Dil Kurumu 1962 yılı Öykü Ödülü)
Kuyularda (1962, Otağı Dergisi 1962 yılı birincisi)
Cehennnem (1966)
Kavga (1968 Sait Faik Armağanı)
Şarkılar Seni Söyler (1982)
Günlerden Bir Gün (1983)
Hüzünlü Kar Çiçekleri (1987)
Her Yer Karanlık (1989)
Bin Hüzün (1990)
Şarkı Gibi (1992)
Yüzün Yarısı Gece (1994, 1994 Yunus Nadi Armağanı ve Haldun Taner Öykü Ödülü)
Telefon Konuşmaları (1997)
Bir Aşk Daha (1996)
Ucu Güllü Kundura (1998, Cumhuriyet Kitapları)
Dumanı Tüten Çay Gibi (1999)
Yalnızlığın Arkasındaki Gülümseme (2001)
İpek Pijamalı Katiller (2004)
Ay Kokuyor (2004)
Roman
Mağara (1971)
Bir Olayın Başlangıcı (1970)
Gürültülü Birkaç Saat (1969)
Dar Sokaklardaki Duman (1993)
Gece Bitmedi (1995)
Dışarıdaki Rüzgar (1998)
Akan Sular Şarap Olsa (1998)
Ucu Güllü Kundura (1998)
Günlük
Arkası Yarın (1976)
Sıcak İlişkiler (1982)
Dillerinde Dünya (1985)
Sayılı Günler (1986)
Arkadaş Anılarında
Anında Görüntü
Dünden Bugüne
İlişkiler Arasında Bir Gezinti
Yaşadığımız Ve Yaşananlar
Kıbrısa Selam
Hep öyle, yarım arzularla yaşıyordu. Sevmek isterken, biraz sıcaklık, biraz heyecan, biraz aşk duyacakken üzerine atılıyorlar, bırakmıyorlar, yaşatmıyorlardı, yaşamasına engel oluyorlardı.
Bir felaket yaşandığında yoksullar her zaman zenginlerden daha çok acı çeker; felaketin nedeni zenginler de olsa, sonuçlarına yine yoksullar katlanacaktır.
Temizlikçi kadın kürtaj olacağı için bu hafta gelmeyecekti. 'Kocasından ayrı yaşadığına göre o çocuk kimden? Yoksa bu orospu temizlediği evlerin erkekleriyle mi fingirdiyor?'
Birbirimizin oyuncağıyız. Birbirimizin engeliyiz, birbirimizin korkusuyuz, birbirimizin acısıyız. İçinden geldiği gibi yaşamak diye bir şey var mıdır yeryüzünde.
Sıcak Sularda Buzdan Bir Yelkenli adlı bu güzel öykü de öyledir. Buyrukçu hiç uzatmadan kimi, kimleri, hangi sınıfı izleyeceğimiz hakkında bilgiler verir ve Birsen'in salonundan ibaret dekorumuz la bizi baş başa bırakır. Sonra, Birsen'i, onun anla yışlı kocasını, kayınpederini ve eltisini tanımaya başlarız. Buyrukçu kişilerini ancak gerektiği kadar konuşturur ama o sınırlı süre içinde onları canlandırmayı da başarır.
Muzaffer Buyrukçu'dan okuduğum ilk kitap "Bir Aşk Daha" oldu. Yaklaşık 15 yıl önce hayata gözlerini yummuş, sanırım 60 yılını edebiyata özellikle de öyküye vermiş bir isim. Elimdeki kitap 96 basım. Sayfaları ekmek gibi. Hacimli bir kitap. Kitap baskıya hazırlanırken çok küçük punto tercih etmişler, öykünün uzunluğu 20 sayfa görünüyor ama normal koşullarda 30 sayfa olur, görece uzun öyküler yazmış bu kitabında Buyrukçu. Gerçekle hayal sıkça yer değiştirdiğinden -la mekan- tanrısal yolculuklar yaptırıyor öykülerde. Rüya benzeri sahneler öyküleri gerçek üstü bir yere taşıyor zaman zaman. İnsanın üreme güdüsü, seks ve yozlaşma üzerinde duruyor. Tabi buradaki yozlaşmadan kastım ahlakçı bir tutum değil. Öykülerin ahlaksızları bilmiyormuş gibi yapanlar. Öyküde sayfalar arasında gezinen bir "libido" var. Okuyucuyu da oyunun içine sürükleyecek kadar da ince bir işçilikle verilmiş. Seks, ahlak, aile, kadın erkek ilişkileri gibi kafamıza örülen, bizim de pek itiraz etmediğimiz ne varsa öykülere malzeme olmuş. Bu öykülerin tipleri babamların kuşağı aşağı yukarı. Erkekler maço, sexsist konuşuyor. Dönemin özelliklerini doğru veriyor bence. Güzel öyküler okudum. Bir sürü de Buyrukçu kitabı aldım, muhtemelen daha iyi kitaplarını da okuyacağım. İyi okumalar... #muzafferbuyrukçu #biraşkdaha #öykü #hikaye #selyayınları #türkiyeedebiyatı #edebiyat #yazın #kitap #book #bookstagram #instagram #kitaplık #neokudum #iyikitap #tavsiyekitap
Bir Aşk DahaMuzaffer Buyrukçu · Sel Yayıncılık · 19962 okunma
Muzaffer Buyrukçu’nun son hikayelerinden biri. Oğlu Erdem Buyrukçu’nun çabalarıyla kitaplaşmıştır. Doksanların sonuna doğru yaşanan olaylardan da esinlenmiştir usta ve hayallerden de katmıştır öyküye.
Henüz ‘96 seçimleri olmamıştır. Günümüzün ayak seslerini işitmek mümkün bu hikayede!
Türkiye’yi bugüne getiren yolun/yolların nasıl döşendiğini görmek zor değil.
Okurken bir yanınız gündelik hayatın gerçekliğinde, bir yanınız hayallerin sonsuzluğunda olacaktır. O yaşadığımız günlerin yazarıdır; diğer büyük yazarlar gibi!
(Kitabın kapak deseni hem şair hem de yayıncı olan Kenan Yücel’e aittir.)