1895'te Bükreş Üniversitesi'nde dünya tarihi profesörü oldu. 1902-05 arasında milliyetçi Sămănătorul (Tohum) dergisinin editörlüğünü yaptı. Geschichte des rümänischen Volkes (1905; Rumen Halkının Tarihi) ve Geschichte des osmanischen Reiches (1908-12, 5 cilt; Osmanlı İmparatorluğu Tarihi) adlı kitapları ve haçlı seferleri üzerine incelemeleriyle kısa sürede büyük ün kazandı. Osmanlı Devleti'nin "Bizans'tan sonra Bizans" demek olduğu gibi, daha sonra Türkmilliyetçi tarihçilerinin çok karşı çıkacağı bir tezi ortaya attığı. 1921'de Fontenay-aux-Roses Rumen Okulu'nu açtı. 1922'de Sorbonne'da öğretim üyesi oldu.
Yaş'tan parlamentoya seçildiği 1907'den başlayarak ülke politikasında önemli rol oynadı ve Ulusal Demokrat Parti'yi (Partidul Naționalist-Democrat) kurdu. Meclis başkanlığı yaptıktan sonra 1931-32 yıllarında başbakan ve eğitim bakanı olarak görev yaptı. 1939'da Senato başkanı oldu. Çok üretken bir araştırmacı olan Iorga, 1933'e gelindiğinde yüzlerce makale ve kitap yazmış, Vălenii de Munte'de bir halk üniversitesi (1908) ile Güneydoğu Avrupa Enstitüsü'nü (1913) kurmuş ve çok sayıda dergi çıkarmıştır. Öte yandan milliyetçi görüşlerini dile getirdiği yazıları ve konferanslarıyla ülkenin düşünsel yaşamını derinden etkiledi.
Eski bir öğrencisi olan ve 1930'da sürgünden dönerek tahta çıkan Kral II. Carol yönetimini destekledi. Kasım 1940'ta, karşıtı olduğu faşist Demir Muhafızlarörgütü militanları tarafından öldürüldü.
En önemli yapıtı 10 ciltlik Istoria Românilor (1936-39; Rumen Tarihi), olan Iorga, Venedik, Osmanlı İmparatorluğu ve Haçlı Seferleri tarihleriyle de ilgilenmiştir. Şiirler, genelde tarihi kişilerden esinlenen kırka yakın oyun (Constantin Brâncoveanu, 1914), bir özyaşamöyküsü (Mes horizons; Une vie d'homme telle qu'elle fut, 1934), Prensées (1911) adlı bir yapıt ve gezi öyküleri de yazmıştır. Derin bilgisi, değişik dönemlere ait Rumen edebiyat tarihi kitaplarında ve Histoire des littératures romaniques (1920) adlı bir yapıtta somut olarak görülür.
Yapıtlarından biri Türkçede İstanbul'un Zaptı Hakkında İhmal Edlmiş Bir Kaynak (1948) başlığıyla yayımlanmıştır.
Unvan:
Rumen Tarihçi, Akademisyen, Yazar, Şair ve Devlet Adamı
Kafkasya'nin beyleri, ihtişamlı şah unvanlarına rağmen, muzaffer Osmanli'ya tabi olduklarını ilan etmekte gecikmediler. Tebriz Şehri, Gürcü mimarlar tarafından tahkim edildi.
Yaşlı ve yıllardır gut (nikris) hastalığından muzdarip Sultan Süleyman için yeni bir sefer artık onur meselesi ve önlenemez siyasi bir gereklilik hâline gelmişti.
1554 yılında Sultan Süleyman Kudüs'e yönelecekmiş gibi görünüyordu, ama Iran Şahı'nin hazırlıkları onu gitmekten alıkoydu. Neticede Iran'a bir sefer düzenlemeye kararlı idi.
Fatih, ne XII. Karl karakterinde bir hayalci ne de Napolyon gibi insanüstü büyüklükte bir ütopyacıydı. Aksine, sürekli geliştirdiği hırslı bir ruha sahipti; zihni ise hep keskin ve sakindi. Herşeyi yok edip bir canavarın bıraktığı izler gibi ardında devasa harabeler bırakarak şöhret kazanmak değildi amacı; aksine sistematik bir şekilde tüm zamanlarda kalıcı olacak eserler yaratmak istiyordu. İnce ama dayanıklı, çelik gibi vücudu, Güney'in güneşi altındaki yakıcı ovalarında, Kuzey'in dağlarının içinden geçilmez ormanlarında, her türlü tehlikeyi, yorgunluğu ve iklimden kaynaklanan zorlukları aşmasına yardımcı oluyordu. Sanki büyük bir planlama, yorulmadan her gün çalışma, önemli karar arifesinde kendine güveni barındıran bir sakinlikle, insan gücünü tasarruflu kullanıp, insan kanı akıtmaktan kaçınarak, uyum içinde bir devlet kurmak için çaba göstermek ve imparatorlara yakışır bir eseri var etmek için yaratılmıştı.
Jorga , Kanuni'yi " Hiçbir Osmanlı Sultani, Osman Bey'in halefi, padişah ve halife olarak sahip olduğu bilinci , onun kadar ihtişamla taşımadır " şeklinde değerlendirir.
Muhteşem KanuniNicolae Jorga · Karar & Yeditepe Yayınevi · 201679 okunma
Okuması uzun zaman alsa da Osmanlı tarihine yönelik temel eserlerden biri diyebilirim. Tabii bunu okurken başka çalışmalarla da desteklemeli.. Genel bilgilerimizin aksine oldukça farklı bilgiler edindiğim bir külliyat.
Yabancı bir yazarın kaleminden Osmanlı Sultanını okumak güzeldi. İstanbul’un geçti denilince aklıma gelen klasik hikayelerden hariç diğer tarafta neler olmuş, Avrupa nasıl karışmış, Fatih Sultan Mehmet neler yapmış okumak güzeldi. Aşırı ayrıntı vardı.
Büyük TürkNicolae Jorga · Yeditepe Yayınevi · 200744 okunma