Nijat Özön

Türk Sineması Tarihi (1896-1960) yazarı
Yazar
Çevirmen
8.0/10
13 Kişi
88
Okunma
7
Beğeni
1.899
Görüntülenme

En Beğenilen Nijat Özön Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Nijat Özön sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Nijat Özön kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geçiş çağının son rejisörü Orhon M Arıburnu edebiyat alanından sinemaya atlayan bir sanatçıydı. 1946'dan, oyuncu-rejisör olarak ilk filmini çevirdiği 1951 'e kadar, çoğu Kamil'in rejisörlüğünde, yarım düzine kadar filmde oynadı.
Sayfa 140 - Doruk Yayımcılık, 2010Kitabı okudu
Bu arada Sovyetlerin yardımıyla Türk devrimiyle ilgili bir dokümanter hazırlanmaya başlandı; fakat Türk lnkılabında Terakki Hamleleri adını taşıyan bu film, ancak 1 93 ?'de piyasaya çıkabildi.
Sayfa 129 - Doruk Yayımcılık, 2010Kitabı okudu
Reklam
Renkli Sinema
Sinemada asıl anlamındaki renkli filmlerin 1936’da başlamasına karşın, yaygınlaşması 1950’den sonradır. O zamana dek sinemacı görüntülerini siyahtan beyaza dek uzanan gri ayırtıları (nüans) içinde düzenlemek zorundaydı.
Sayfa 12 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Sinema: "söyleyecek şeyleri olanların" anlatım aracı
Sinemanın "söyleyecek şeyleri olanların" anlatım aracıdır. Bugün sinema endüstrisi bulunan bütün ülkelerde, sinemanın teknik yönü artık tamamıyla "standanlaşmış"tır; iyi film de kötü film de aynı teknik işlemlerden geçerek meydana getirilmektedir. Bu durumda önemli olan, bu araçla bir şey söylemek, söyleyecek şeyi olmaktır. Oysa, bizim rejisörlerimizin hemen hiçbiri sinemaya böyle bir niyetle gelmemişlerdir. Sinemayı, geçim araçları arasında bir araç diye benimsemişlerdir. Nasıl söyleyeceklerini bilip bilmemeleri bir yana, her şeyden önce, bu araçla söyleyecek bir şeyleri yoktur. Bundan dolayı da, ortaya, "harcıalem" "routine" eserlerden, hiçbir kişilik taşımayan filmlerden başka bir şey konamamaktadır. Rejisörlerimizin büyük çoğunluğunda her vakit rastlanan ortak özellik, anlatacak bir şeyi bulunmamak ve "sinema duygusu"ndan yoksun olmaktır.
Sayfa 198 - Doruk Yayımcılık, 2010Kitabı okudu
1951'de, şair-ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun halk şairi Aşık Veysel'in hayatı üzerine hazırladığı senaryo, Nedim Otyam tarafından yüzüstü bırakılınca rejisörlüğü Metin Erksan'a verildi. Bir çiçek salgını sonunda küçük yaşta gözlerini kaybeden şairin hayatını filme almak, o vakit Ankara ve Istanbul'da kendisine yardım olsun diye yapılan jübilelerin uyandırdığı ilgi sonunda ve bu yardımı genişletmek düşüncesinden doğmuştu; yani bir çeşit "hayırseverlik" olacaktı. Bu pek sağlam olmayan çıkış noktasına rağmen, Eyuboğlu'nun, şairin doğduğu Sivralan köyündeki incelemeler sonunda hazırladığı senaryoyu çevirmek üzere Devlet Tiyatrosu'ndan iki yeni oyuncu -Aclan Sayılgan, Kemal Bekir-, İzmir'den yeni gelen Ayfer Feray, filmin türkülerini okuyacak Devlet Operası sanatçılarından Ruhi Su' dan meydana gelen birliğin Aşık Veysel'in köyüne gitmesi, gerçekçi bir köy filmi çevrileceği umudunu vermişti. Film 1952 sonunda tamamlandı, fakat sansürce geri çevrildi. Yapımcıların bir yıl süren uğraşmalarından sonra büyük kesintilerle 1953 sonunda piyasaya çıktı. Gerçekte sansürün filme itirazı, filmle doğrudan doğruya ilişkisi olmayan nedenlere dayanıyordu; bundan dolayı da yapılan değişikliklerin asıl filmde büyük aksaklıklara yol açtığı söylenemezdi.
Sayfa 174 - Doruk Yayımcılık, 2010Kitabı okudu
Talat Paşa'nın deyimiyle "harbi popüler hale getirmek" gerekiyordu . lttifak Devletleri lehinde propaganda zaten çok önce başlamıştı. Bu hareketlerin biri, 14 Kasım 1914 cumartesi günü Fatih Camii'nde kalabalık bir halk kütlesi önünde "cihad-i ekber"in ilanıydı. Tarihin kaydettiği bu en gülünç "cihad" ile, tarihte ilk olarak Müslümanlar bir kısım Hıristiyanların yanı başında başka Hıristiyanlara karşı savaşa çağırılıyorlardı. Bu çağınşa nasıl karşılık verildiği de çok geçmeden en acı şekilde anlaşılacaktı.
Sayfa 50 - Doruk Yayımcılık, 2010Kitabı okudu
Reklam
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.