Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nijat Özön

Nijat ÖzönTürk Sineması Tarihi (1896-1960) yazarı
Yazar
Çevirmen
8.0/10
13 Kişi
84
Okunma
7
Beğeni
1.746
Görüntülenme

En Yeni Nijat Özön Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Nijat Özön sözleri ve alıntılarını, en yeni Nijat Özön kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Günlük deneyimlerle edinilmiş bir sinema dil bilgisi, gerçekte sinema dilinin sanatının öğrenilmesi bir yana, bir sinema yapıtının anlaşılması, değerlendirilmesi için bile yeterli olamaz.''
agorakitaplığıKitabı okuyor
Kurgu
kurguyla amaçlanan şey, çekimlerin mantıklı sıraya göre dizmek değildir. Kurgu, eldeki çekimler arasında seçim yapmak, bunları çevirim oyunluğundaki (senaryosuna) sıralarına göre dizmek, bu çekimlerin uzunluklarını büyük bir titizlikle saptamak, çekimlerin içerik yönünden ilişkilerini göz önüne almak, bunları belirli bir anlatıma göre düzenlemektir. Kurgu yardımıyla filme özgü uzam ve zamanı yaratmak, filmsel gerçeği ve evreni kurmak, filme belli bir anlatım kazandırmak, filme akıcılık vermek ancak böyle sağlanabilir. Buna göre kurgu, çok yönlü ve çok karmaşık bir işlemdir. Kurguya gelinceye kadarki bütün çapraşık sinema çalışmaları da bir bakıma sinemacıya bir ham özdek (madde) hazırlamak anlamına gelir, işin asıl önemli bölümü kurguyla başlar. Bunun nedeni şudur: Sinemacı daha filmini çevirmeden önce yapıtını kafasında bir bütün olarak tasarlamıştır; çevirim oyunluğu bu tasarının kâğıt üstüne dökülmüş biçimidir. Ne var ki filmin çevrilmesi bu tasarıya, bu çevirim oyunluğuna ne denli uygun gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, yine de sinemacının kafasında canlandırdığından değişik bir sonuç verir. Asıl filmi, bu çekimleri düzenleyerek yeniden kurmak gerekir. Bu da, görüntüleri taşıyan bu çekimleri, görüntüler arasındaki ilişkiye göre düzenlemekle olur. Bir film her şeyden önce, çekimler arasındaki bir ilişkiye dayanır.
Sayfa 158 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Reklam
Makyaj ve fotojeniklik
Resmegiderlik (fotojeniklik), herhangi bir kimsenin güzel, çekici bir görümü verebilme yeteneğidir. Makyajdan beklenen görevlerden biri, resmegiderliği artıracak ya da sağlayacak düzeltmeleri, değişiklikleri gerçekleştirmektir.
Sayfa 109 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Devinim
devinimin başlıca şu üç kaynaktan doğduğunu görürüz: • Varlıkların yer değiştirmesi, • Alıcının yer değiştirmesi, kendi eksenleri çevresinde oynatılması, • Çekimlerin sıralanışı (kurgu).
Sayfa 81 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Bezem/çevre/uzamla ilgili çekimler
Bu çekimlerde insan, doğal ve toplumsal çevresi içinde görünür; insanın dış dünyayla, doğayla, çevresiyle, öbür insanlarla ilişkileri ön sıraya geçer. Ağırlık noktası da yavaş yavaş bezeme (çevre, doğa, uzama) ve olgulara kayar. Ruhsal çözümleme artık çok gerilerde kalmış, dramatik erek öne çıkmıştır.
Sayfa 76 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Vücut çekimleri
Vücutla ilgili çekimlerde belden boya dek insan vücudu çerçeveye girer; düşünce ve duygular yine yer almakla birlikte, artık davranışlar ve devinimler önem kazanır; insanın iç dünyasının tek başına ele alınması yerine bu iç dünya ile dış dünya arasındaki ilişki öne geçer; insanın kendi yakın çevresi, bu çevreyle ilişkisi ağırlık kazanır. Ruhsal ağırlık noktası olguya doğru yer değiştirmiştir; dolayısıyla ruhsal çözümlemenin yerini daha çok, dramatik öğe almıştır, öyleyse sinemacı, kişilerin davranışlarını, yakın çevreyle ya da bu yakın çevre içindeki öbür kişilerle ilişkilerini, yakın çevrenin ve insanların durumuna karşı tepkilerini, bu yakın çevre içindeki olguyu, dramatik gelişimi yansıtacağı vakit bel, diz, boy çekimlerini yeğler.
Sayfa 76 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Reklam
Yüz çekimleri
Yüzle ilgili çekimlerde Sinemacı ağırlık noktasını onların yüzlerine, dolayısıyla düşüncelerine, iç dünyalarına aktarmış olmaktadır; ruhsal bir çözümlemeye girişmiş demektir. Nitekim baş çekimi, bir insanın düşünce ve duygularını aktaracak biçimde bütün yüzün izleyiciye yansıtılmasını sağlar. Omuz ve göğüs çekimlerinde de, görüntüde tek kişi varsa, yine bunun duygu ve düşünceleri, iç dünyası izleyiciye yansıtılmaya çalışılmış olur. Buna karşılık omuzdan göğüs çekimine doğru gidildikçe baş çekiminde ki yoğunluk gittikçe azalır. Kimileyin omuz ve göğüs çekimlerinde iki üç kişi yer alır; o vakit bunların duygusal yönden karşılıklı durumları, tutumları, tepkileri yansıtılır; kişiler arasındaki yakın ilişkiler verilir.
Sayfa 76 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Açı
Buna göre olağan açının olağanlığına, gerçekçiliğine, nesnelliğine karşılık, üstten ve alttan görüşün duygusal, ruhsal, anlatımsa! bir işlevi bulunmaktadır. Üstten ve alttan görüşlerin alçak ve Vüksek görüş noktalarıyla birlikte kullanıldığında bu işlevlerinin daha da güçlendiğini burada anımsatmak yerinde olur.
Sayfa 63 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
perspektif
Görüntü düzenlemesinin, görüntüye derinlik sağlamakta, üçboyutluluk kazandırmakta büyük bir önemi vardır. Sinemacının işi perspektif konusunda ressama göre daha kolaydır; çünkü alıcının merceği *olağan odaklı mercekse, bu perspektifi filmin yüzeyinde alıcı kendiliğinden sağlar; sinemacının ayrıca bir çaba harcamasına gerek kalmaz; olsa olsa bu derinliği daha da vurgulayabilmenin yollarını arayabilir.
agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Görüntünün büyük kütlesini güçlü çizgiler üzerine yığmak, en önemli bölümlerini güçlü noktalar üzerine toplamak yerinde olur. Ufuk çizgisini çerçevenin tam ortasına düşmesinden kaçınmalıdır. Omuz çekiminde gözler üst yatay güçlü çizgide ve genellikle güçlü noktaya yakın olmalıdır. Bir film kuşkusuz bir tablo değildir. Kurallar ancak hareketsizlikte eksiksiz uygulanabilir. Film görüntüleri hemen her vakit devinimli olduğundan bu kurallar da geçerliliklerini çok kez yitirir. Ama görüntülerinin güzelliğiyle dikkati çeken birçok filmde ve çerçevelemedeki ustalığıyla ün salan sinemacılarda bu kurallara uyar.
Sayfa 43 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Reklam
Çerçevede altın oranlı güçlü noktalar
Çerçevelemede, özel bir etki sağlamak dışında, tam bir simetri göze hiç de iyi gelmez, sinemacı simetriden elden geldiğince kaçınır.'altın dikdörtgen’ bu konuda güvenilir bir dayanaktır; çünkü Mısır piramitlerinden Yunanistan’daki Parthenon’a, oradan yenidendoguş (rönesans) ressamlarına, oradan Picasso’ya dek uzanan örnekleri vardır. (yaklaşık 1,618) Öte yandan altın oran, Fibonacci dizileri ya da sayılarıyla da ilintilidir. Leonardo da Vinci’nin insan vücudu ve başı üzerinde altın oran araştırmalarını yansıtan çalışmaları vardır. (Vitrivus Adamı) Altın sayıya göre parçalara bölünen çerçevede güçlü yatay ve düşey çizgilerin kesişme noktaları güçlü noktaları verir.
Sayfa 40 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Çerçeve: sinemacının tuvali
Sinemacının dünyaya açılan penceresi olan çerçeve, sinemacının içinde çalışması gereken alanı sınırlamaktadır. Ama bu sınırlamanın olumlu yönleri de vardır. Her şeyden önce, çerçeve sinemacıya bir seçim yapmak olanağını sağlar. Çevremize baktığımızda, görüş alanımızın içine giren her şeyi görebiliriz, bunların arasından, çoğunlukla, bir seçme yapmayız ya da yapamayız. Fakat sinemacı için durum böyle değildir. Görüntü çerçevesinin içine neyin gireceğini, bu çerçevenin dışında neyin bırakılacağını sinemacı kararlaştırır. Sinemacı neyin ne zaman bu çerçevenin içine girip ne zaman çıkacağını da kararlaştırır; hatta bunların çerçeveye nereden girip nereden çıkacaklarını da... Bütün bunlar ancak çerçeve var olduğu için olanaklaşmaktadır.
Sayfa 34 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
36 mm de altın oran
Güzel sanatlarda ‘altın sayı’ yardımıyla ‘altın oran’ı, ‘altın dikdörtgen’i oluşturan 1:1,618 oranına da çok yakındı (nitekim şimdi 35 mm.lik filme dayanan en kullanışlı geniş görüntülük işleminde 1:1,66 oranı kullanılmaktadır.
Sayfa 34 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Sinemada görüntüyü oluşturan başlıca ögeler
Görüntüyü oluşturan başlıca öğeler: çerçeve/çerçeveleme, görüntü düzenlemesi, görüş noktası, alıcı açısı, çekim ölçeği, oyuncu/oyun, çevre/ bezem, donatım/giysi/makyaj, aydınlatma, renk, içerik/izlek/ konu/oyunluk/dramatik yapı, devinim, ses, görünçlükleme/yönetimdir. Bu öğelerin her biri sinemacının önüne geniş kullanma olanakları çıkarır.
Sayfa 31 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
Sinema dilini bilmek
Bütün diller gibi, görüntü dili, sinema dili de öğrenilmek ister. Sinema izleyicilerinin çoğu bu dili öğrenmek gerektiğini bilmezler; daha doğrusu çocukluklarından beri karşı karşıya geldikleri bu dili bildiklerini sanırlar. Günlük deneyimlerle edinilmiş bir sinema dili bilgisi, gerçekte sinema dilinin, sinema sanatının öğrenilmesi bir yana, bir sinema yapıtının anlaşılması, değerlendirilmesi için bile yeterli olamaz. Ben sinema dilini biliyorum, çünkü çocukluğumdan beri sürekli olarak film izlerim,” diyen izleyici, çocuğu Türkçe’den sınıfta kalan velilerin “Benim çocuğum Türkçeden nasıl sınıfta kalır? Türk değil mi, anadilini bilmez mi?" diye yakındığı zamanki yanlışına düşmektedir.
Sayfa 17 - agora kitaplığı 2008Kitabı okudu
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.