Türkiye ile İspanya’yı kıyaslamak gayet ilginç olur. İspanya yedi yüzyıl süreyle İslami egemenlik altında yaşamıştı. Kurtuba Halifesi dönemi, görkemli Kahire’yi bile zaman zaman geride bırakmıştı.
Cumhuriyetçi Türkler dinin devlet işlerinden ayrılması gerektiği konusunda son derece kararlıydılar ve devlet işlerini dinin belirlemesi, gelişmenin önünde muazzam bir engel olarak görüyorlardı. 1923 yılında Cumhuriyet’i kurarlarken, Kilise ile devlet’in 1905 yılında birbirlerinden ayrılmış ve rahibelerin de manastırlardan süngü zoruyla çıkarılmış olduğu Fransa’yı örnek aldılar.
İngilizlerin planı Arap milliyetçiliğini destekleyerek Osmanlı İmparatorluğunda istikrarsızlığa sebep olmaktı; böylesi bir durumda Hindistan'daki İngiliz valisinin otoritesi Halifece desteklenmiş olacaktı zira yeni Halife adayı dönemin Mekke Şerifi Hüseyin'di -İngilizler Hüseyin'e 5 milyon Sterlin tutarında altın gönderdi (bu altınların çoğu iltica eden kabilelere dağıtılmıştı). Osmanlı İmparatorluğu 1517 yılında Mısır'ın fethiyle Halifeliği ele geçirmişti ve İngilizler yumuşak başlı bir kişilik vasıtasıyla bu unvanı yeniden ele geçirmenin Araplar tarafından epeyce destekleneceğine inanıyorlardı. Türklere karşı Arap isyanlarını desteklediler, Arabistanlı Lawrence da bu görevi memnuniyetle karşıladı. Derken bütün bunların bir hayal olduğu ortaya çıktı (sonradan bu hikaye, tıpkı Cesur Yürek gibi içi boş bir tarihi anlatıyla çekilmiş meşhur bir filmin konusu olmuştur). Aslına bakılırsa çok az sayıda Arap subayı Osmanlı ordusunu terk etmişti. Hatta bir çoğu savaşın ardından Türklerin bağımsızlık mücadelesine bile katıldı. İngilizlerin Pan-Arabizmi karşısındaki büyük engellerden biri, savaş zamanındaki müttefikleri Fransa'ya belli bir imtiyaz verme zorunluluğuydu. Fransızlar Lübnan'da düzenlerini kurmuş, şimdi gözleri Suriye'ye çevrilmişti.
Papa'nın ülkesi Arjantin'de tek bir yerli yok; çünkü...
Arjantin İspanya' dan bağımsızlığını kazandığında yoğun bir yerli nüfusa sahipti. Günümüzde ise göstermelik küçük bir grup dışında, Latin Amerika'da yerli nüfusun bulunmadığı tek ülke Arjantin' dir.
Avrupa'nın yolları, köyleri, kiliseleri, köy gelenekleri, küçük kasabaları vardı. Buna karşın Rusya tıpkı Victor Hugo'nun Moskova'dan geri çekilmesi hakkında söyledikleri gibiydi: "bir beyaz ovanın hemen ardından bir başka beyaz ova."
Viyana’da finansal kriz patladı, Almanya üzerinden yayıldı ve İstanbul’a gürül gürül borç para akıtan musluklar kapandı. 1875 yılında Osmanlı İmparatorluğu iflasını ilan etti. Artık son perdeyi oynayacaktı.