Doğumla başlayan eşitsizlik elbette duygulara, tutkulara, ilişkilere de yansıyor; mutluluk ve acılar adaletsizce pay ediliyordu. Hiçbir insanın acılarını kabul etmeme seçeneği yoktu. Herkes tartıda payına düşen ne kadarsa,o kadar acıyı taşımak zorundaydı. Belki taşımaktan bitap düştüğünde mola verebilirdi; boş vermiş davranabilir, acısını esprilerle kamufle etmeye çalışabilirdi; ama er ya da geç molayı tamamlaması ve acılarını sırtlaması gerekiyordu.