En Eski Oğuz İnan kitaplarını, en eski Oğuz İnan sözleri ve alıntılarını, en eski Oğuz İnan yazarlarını, en eski Oğuz İnan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kimi zaman da daha henüz dönüş yolundayken, yoldan az biraz uzaktaki bir tarlada birkaç taş görürdü babam ve "Delikanlılar, size zahmet şunlarıda bi getiriverin," derdi.Işte bu çok zor gelirdi bize.Çünkü araba(römorkör) dolmuş, iş bitmiş dönüş başlamıştı.Hem uzaktı o bir, iki taşın geleceği yer hem de taşlar büyüktü.Lakin yapacak pek bir şey yoktu; hemen traktörden atlar, koşa koşa gider ve kan ter içinde geri dönerdik ağır taşların altında.Onun sebebini de çok sonradan öğrendik."Hayat, bir mücadeledir delikanlılar.Bitti sanırsınız, başka bir şey çıkar.Hem de daha zor olabilir ama yılmadığınız takdirde kazanan daima siz olursunuz," demiyordu da babam; tam biz düze çıktık sanırken tekrardan taş bulup, taşıtıyordu.Onun rahlesinde toprak vardı, taş vardı...İyi ki de vardı!Bu sayede unutmadık; ne insanlığımızı ne de gideceğimiz yeri...
Bir keresinde sabah namazına götürmüştü babam biz dört erkek kardeşi, bir zemheri ayında.Hiç unutmuyorum köy imamının yüzündeki ifadeyi;"Hayırdır yahu?" demişti "Bir yaramazlık mı var?"Tebessüm etmişti babam, "Ne yaramazlığı olacak ki hoca efendi?Sana cemaat getirdim işte!"
Annemizin ellerinden mamul ve organik olduğunu dahi bilmediğimiz tereyağının lezzetiyle hemhal erişteyi yufka ekmeğiyle yerken makarnayla ekmek yenilmemesi(!) gerektiğinide bilmezdik hiç.
Bu kitap milletimize, Ali Munzur'a ve yüreklere yazılmış sanırım.Yıllar önce ilk okuduğum kitaptan sonra beni etkileyen ikinci kitap.Ailecek okuduğumuz bir kitap.Bu kitap hakkında ne dersem eksik kalır çünkü bi yarım bu kitap.Ara ara alıntı paylaşacağım.Ellerine sağlık Oğuz abi.Yazdıklarını okumak ne büyük his bir bilsen.Artık o sura öyle rahat giremeyeceğim, o köye eskisi gibi gelmeyeceğim.Taleplere hemen karşılık verdiği için 1000K ailesine çok teşekkür ediyorum.
Şahsım adına defalarca anlatmaya çalıştığım, "Devletin denetim mekanizmaları en fazla önem verilmesi gereken kurumlardır," anlayışının ısrarla arkasında duruyorum.Devlet kurumlarında yüzlerce mevzuatın kâğıt üzerinde nasıl da muhteşem(!) olduğunu ancak uygulama konusunda aynı hassasiyetin olmadığını yıllardır anlatmaya çalışıyorum.
•Şunu artık öğrenmemiz gerekiyor; millrt olarak ancak düştüğümüz zaman birbirimizin omzuna yaslanıyoruz.Düşmeden de bunu artık başarmamız gerekiyor.
•Tahammülsüzlüklerin, inkâr çabalarının, saçma kıyas çabalarının, örtbas etme gayretlerinin bizim yaramıza merhem olma şansı yok!
•Yazılacak, çizilecek, söylenecek binlerce şey var.Ama alınması gereken en önemli ders; insanımızın kâğıtlardan daha değerli olduğunu anlamak olacaktır.Devlet, milletini anlamadığı, sadece kendi bekasını düşündüğü sürece yok olmaya mahkûmdur.
Maden göçüğünde 1 can gitseydi eğer, hiçbirimizin umurunda olmayacaktı.
O 1 şimdi 301 olunca yalan yere ağıtlar yakıyoruz.1'i için kararan kalbimizin algısı bozuk.
Allah rahmet eylesin.Ama bence Allah'ın rahmetine ölenlerden ziyade yaşayanların ihtiyacı var.Allah en çok da rahmetini, yaşayanlara ihsan eylesin...
Çayırbaşı toprağını çok yuttuğuma bağlıyorum sahip olduğum hasletleri.Hayat mektebinde bir YILMAZ İNAN talebesiydik.O toprağı o denli çok yutmasak belki de dünyayı sevecektik...