19 Mayıs 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. Ailesi Artvin’den göçtü. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da gördü. Üniversite yıllarında, 12 Eylül 1980 Darbesi öncesi, siyasî mücadelelerde aktif olarak yer aldı; İstanbul Ülkü Ocakları Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. 1978 yılında girdiği hapisten 1990’da çıktı. Sağmalcılar, Maltepe Askeri Cezaevi, Paşakapısı, Edirne, Malatya ve Sakarya'da hapis yattı. Hapisten çıkınca Sakarya'da Serdivan Anadolu Lisesinin kantinini işletti. 1991'de İzmit-Gebze'de kullanılmış ev eşyaları ticareti yapan bir şirket kurdu. 1993’te büro mobilyaları işine girdi. 1998’de iflas etti. 1999’da Çin Halk Cumhuriyetine iş gezisine çıktı, Çin’den havaî fişek ithaline başladı. İşini ortağına devrettikten sonra, 2002’de, gazeteci Arslan Tekin’le haftalık Türk Haber gazetesini çıkardı. 25. sayısından itibaren gazetenin genel yayın müdürlüğünü üstlendi. 56. sayıda gazete kapandıktan sonra Bilgeoğuz Yayınlarını kurdu. Bilgeoğuz Yayınları çatısı altında Fosil ve Bilgecan adlarıyla da kitaplar yayınlamaya başladı.
Hapishane günlüklerini yayınladı, biyografik çalışmalar yaptı.
Okun tâbiiyet özelliğinden kaynaklanan bir diğer vasfı da "davet" sembolü olarak kullanılmasıdır. İlk devirlerden günümüze kadar herhangi bir değişikliğe uğramadan kullanılan ok kelimesinin eski Türkçedeki "çağırmak, davet etmek" anlamındaki "okımak" fiiliyle ilişkisi çok açıktır. Göktürk Kağanının her kabile başbuğuna yahut her idarî makama bir ok göndermesi, bu liderlerin hükümdarın tâbileri olduğunu gösterdiği gibi, tâbiliğin siyasî ve hukukî gereği olarak bir sefer veya herhangi bir toplantı için kendilerini davet ettikleri anlamına da gelmektedir.
... Yükselişinde ki hesaplı yavaşlık, gerektiğinde eğilmesini, oyun icabı sürgüne gitmesini sağlayan soğukkanlı aklı ile Cengiz Han'ı hatırlatmaktadır. Moğol fatihi gibi Türkistanlı önder de karanlık bir geçmişe sahip olup, tıpkı kabiliyetsiz Wang-han'a hizmet eden Cengiz Han gibi değersiz bir beğ olan Emir Hüseyin'in yanında ikinci planda çalışmaya rıza göstermiştir. Timur'un Horasan'a kaçması, Cengiz Han'ın Balcuna üzerinde ki kötü günlerini hatırlatmaktadır. Cengiz Han'ın Kerait kiralı ile kopmasında ortaya koyduğu kadar, Hüseyin'den koparken o da kanuni gözüken endişeler ortaya koymuştur.
"Yerli Karadağların yıkılmasın!
Gölgelice kaba ağacın kesilmesin!
Kan gibi akan görklü suyun kurumasın!
Kanatlarının ucu kırılmasın!
Kaadir seni namerde muhtaç etmesin!"
Metehan'ı ve Hun Devleti'ni, Çin ile olan ilişkilerini anlatan bir kitaptı. Çok fazla tekrar ve kaynak belirtilmişti bu da biraz sıktı beni bazı yerleri okumak istemedim. Metehan'ın karısını ve en iyi atlarından birisini oklattığı bölümünün doğru olduğunu düşünmüyorum. Çin kaynaklarından alınma bir bilgi zaten gerçek mi değil mi bilinmiyor. Ben Metehan'ın kadınlarına karşı böyle bir şey yapabileceğini düşünmüyorum. Kitap diğer kitaplarda da olan bilgiler ile dolu. Daha kaliteli ve iyi anlatımlı Türk tarihini anlatan bir kitap biliyorsanız lütfen yazın
Öncelikle kitabın sadeliği ve akıcılığı çok güzeldi.Olaylar kısa ve öz bi şekilde anlatılmış.Büyük Selçukluların kuruluşunun öncesinden başlayıp Anadolu Selçuklularının yıkılışına kadar her dönemden bahsedilmiş.
Doğumundan ölümüne kadar hayatının her safhasında efsanelerin yer aldığı Cengizhan’ı, derli toplu okumak isteyenler için 123 sayfalık bir tavsiyem var.
•
Aslında Cengizhan’a dair birçok eser yazılsa da öne çıkan bazı kitaplar vardır. Bunların başında ana kaynak niteliğinde olan “Moğolların Gizli Tarihi” ve “Altan Topçi (Altın Kronik) gelmektedir. (Farkları ortaya konulmuş.) Bir de bu iki kaynaktan faklı bilgileri de içinde barındıran Ötemiş Hacı’dan “Cengiznâme” ve yine Çağatayca yazılmış başka bir eser olan “Defter-i Çenggiz” gibi kaynaklarda bulunmaktadır. Kitabı farklı kılan özellik ve öneri sebebim ise, müellifi
Oğuzhan Cengiz Bey’in bahsini ettiğim kaynakları çok iyi özümseyip mukayeseli olarak kitabın içerisine yerleştirmiş olmasıdır.
Fotoğrafı kaydırarak başlıkları inceleyebilirsiniz. Atsız Bey’in Türk -Moğol İlişkilisine dair düşüncelerinin yer aldığı yazının, son bölüme eklenmesi ise epey yerinde olmuş. Küçük bir zaman ayırarak Cengizhan’ı bir de bu şekilde okumanızı tavsiye ederim. Dili de oldukça yalın.