1972 yılında Mersinde doğdu. Çocukluğu İstanbul - Erenköyde geçti. Annesinin armağan ettiği gizemli ve kara mizah yüklü öykü kitaplarıyla edebiyata dair ilk heyecanları uyanmaya başladı. Bilkent Üniversitesindeki eğitimini 1994 yılında yarıda bırakarak tamamen edebiyata yöneldi. Yurtdışında, uzak ve gizemli ülkelerde yaşamayı daima sevdi.
Edebiyat çalışmalarının roman alanındaki ilk ürünü olan Karanlığın Çağrısı isimli eseriyle Beyan Yayınları 2002/İlk Romanlar ödülünü kazandı. İkinci romanı Gölgeler 2004 yılında basıldı. Bunu 2005te üçüncü romanı Bin Yılların Gecesi takip etti. Asıl çıkışını 2009 yılında Kuşatma 1453 ile yaptı. Tarihi roman okurlarının büyük ilgisiyle karşılaşan Kuşatma 1453ü, Kanuni ve Yavuz başta olmak üzere diğer romanları izledi.
Okuduğum için var oluyor, yaşıyor, hissedebiliyorum! Varlığımın kaynağı o gizemli tekliğin mührü olan kişiliğimi koruyabiliyorum, der Numidyalı Augustinius.
Herkese merhabalar öncelikle.
😊
Bu sitede hep kendim için vakit geçirdim şimdiye kadar. Bu kez başkalarına faydalı olabilmek adına yazıyorum.
Yeni atanmış bir öğretmenim, az da olsa bilen arkadaşlarım var burada. Köy okulundayım ve okulumun ve öğrencilerimin kitap eksiği var. Ben de onlar için kitaplar edinmek istiyorum. Kendim de alabilirim
Bu kitapla ilgili sevdiğim birçok nokta var.
Ama ilk önce en çok sevdiğim kısmı söylemek istiyorum; kitapta aşk yok. Bu o kadar güzel bir şey ki yan hikaye olarak bile yok. Ne saray entrikaları, ne harem ne de herhangi bir askerin aşkı hiçbiri yok. Tamamen Fetih odaklı yazılmış.
Fetih başlı başına olağanüstü bir olay iken çoğu yazar ya da film buna başka ruhanilik, efsanevilik eklemeye bayılırlar. Kitapta bu da yok. Ben harmanlanmış bir gerçeklik okuduğum için mutlu oldum.
Bir diğeri tarafsız bakışı sevdim. Tarih yenen tarafı kahraman yenilen tarafı utanca boğulması gereken kişi olarak yazar. Kural budur. Fakat Doğu Roma'nın savunmasında Kral ve Komutanların çabalarına yer vermesi, onlara gerçekte olduğu haliyle yer vermesi - bazı filmlerde sefa sürenler olarak görürüz- daha da güzelleştirmiş kitabı.
Bazen Mehmet Han'ın iç konuşmalarını, iç hesaplaşmalarını görüyoruz. Bu da çoğumuzun bildiği haliyle fethin zor psikolojik şartlarından bizi haberdar ediyor.
Son olarak ise başka kitaplardan seçilen bölüm başı yazıları o bölümün birkaç cümlelik özeti niteliğinde yani cuk oturmuş diyebilirim :))
Eğer biraz hayal biraz gerçek bir fetih sahnesi okumak istiyorsanız doğru bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Bazı kitaplar okunmuyor, okurken yaşanıyor.
"Gökyüzünden yaş yağdıran bir bulut, Güneş yaslara bürünmüş batıyor... Altın, gümüş ve çelikten bir tabut, Bu tabutta Hun güneşi yatıyor."
Osmanlı Devleti'nin kuruluşunu, bir uç beyi olan Osman Gazi'nin devletin temellerini nasıl attığını merak edenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Eserde Şeyh Edebali,Yunus Emre gibi ulu zâtlara da yer vermesi çok yerinde olmuş.
Ancak tarihi romanlarda ne kadar gerçek ne kadar kurgu yer alıyor bunu da unutmamak lazım
Osman GaziOkay Tiryakioğlu · Timaş Yayınları · 2019134 okunma