Orhan Duru’yu ilk kez okudum. Böyle giderse ‘bir bakayım, ne yazmış’ diye külliyatını okuyabilirim. 1950 kuşağı öykücülerinden diye geçiyor, klasik öykü kalıplarını bozarak yeni bir dil geliştirmiş. Dil kullanımı Vüsat O Bener’i çağrıştırdı bana. Bener’in karanlığı yok Duru’da, o tekinsiz! Bence yani :)
Öyküleri bir temada birleştirmek zor, gazetelerden duyduğumuz haberleri satır aralarına ustalıkla yerleştirmiş gibi. Zaten gazetecilik yapmış. Tabii ki gazete haberi öyküsü okumak tatsız geliyor insana, öyle değil işte. (1991 yılında yayımlanmış Bir Büyülü Ortamda.) Bilimkurgu atmosferinde öyküler, bireyin iç dünyası toplumsal sorunlarla birlikte verilmiş. Bunalımın, bulantın toplumsal! Bilimkurgu ögeleri yoğun değildi, ayrıca mitolojik göndermeleri de çoktu. Son öyküler daha siyasiydi. Öyküleri genelinde cinsiyet rolleri belirgindi. Karakter ters bir şey söylediğinde yazarı kadın düşmanı ilan etmek adettendir. Yok öyle bir geleneğim. Güzel eleştiri yaptığını düşünüyorum. Sonuç olarak belki öykülerin hepsine huşu içinde ayılıp bayılmadım, zaten beklentim de değil. Orhan Duru’nun tarzını sevdim ve ilginç buldum. Daha okurum. Size de tavsiye ederim. İkinci görseli es geçmeyin.
.
.
İ