Otto Rank

Otto RankDoğum Travması yazarı
Yazar
8.2/10
85 Kişi
504
Okunma
122
Beğeni
5bin
Görüntülenme
Ruhsal yapının ortaya çıkması doğum travmasıyla başetme girişiminin bir sonucuydu ona göre. Öyleyse, her türlü nevrotik rahatsızlığın anahatları bu ilk çatışmada yatıyor demekti, yani kısacası: Her nevroz doğumla birlikte oluşmaya başlıyordu.
Rank'a göre her insan, bağımlılık ve bağımsızlık ya da boyun eğme ve kendi yönünü kendi belirleme eğilimlerinin yarattığı çatışma ile dünyaya gelir. İnsanın bağımsız bir varlık olma çabası yaşamın özüdür. Bunun karşıtı, dölyatağındaki çabasız varoluşa dönme eğilimidir ki Rank bunu ölüme ulaşma isteği olarak yorumlamıştır. Dolayısıyla, ayrılık ve birleşme, yaşam ve ölümle eş anlam taşır. Bağımsızlığa doğru atılan adımlar ürkütücüdür, bireyselliği yitirerek çevrenin egemenliği altına girmek ise çaresizlik duygusunun yaşanmasına neden olur. Her iki duruma da eşlik eden duygu suçluluktur. Kendimize ya da çevremize ihanet etmenin suçluluğu.
Reklam
Rank, dölyatağında geçen rahat bir dönemin ardından, çaba ve girişimi gerektiren doğum sonrası koşullara geçişin yeni doğan bebekte yarattığı dehşetin, en sağlıklı insanların bile sonraki yaşamında sürekli olarak var olan birincil kaygı'nın kökeni olduğu görüşünü vurgulamıştı. Bu gö­rüş, doğum travmasının sonraki yaşamdaki kaygıların ilkörneği oldu­ğu biçiminde ve ilk kez Freud tarafından ortaya atılmış olan görüşü çağrıştırmakla birlikte, iki görüşün yorumlamasında önemli bazı farklılıklar bulunmaktaydı. Freud, doğum travmasını insanın yaşadığı ilk kaygı olarak tanımlamış, ancak sonraki yaşamın kaygılarını genellikle cinsel nitelikte nedenlerle açıklamıştır. Buna karşılık Rank, insanın yaşamındaki kaygıların çoğunu, doğum anında yaşanan ayrılık kaygısının tekrarı olarak yorumlamıştır. Ona göre, doğum travması sonucu yitirdiklerine karşılık bebek, annesinin de yardımıyla yeni ilişkiler kurarak çevresiyle "birlikte olma" durumunu sürdürür. Ancak, gelişim sürecinin doğal sonucu olarak kurulan beraberlikler, ileride bir yenisi kurulmak üzere daima sona erer ve ayrılık kaygısı, yaşam döngüsünün her aşamasında yeniden yaşanır.
112 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Anladığım kadarıyla Otto Rank'ın demeye çalıştığı şey bilinen ilk kahraman miti olan Sargon mitinden sonrakı tüm kahraman mitlerinin aynı tematikaya sahip olduğu ve bu mitlerde sadece olarak kahramanların (personajlar'ın) adlarının, coğrafi yerlerinin, bir de datanın değiştirildiği. Özetlersem : Kahraman en seçkin anne babanın çocuğudur, genellik­le kralın oğludur. Kökeninde, dış yasak ve engellere bağlı olarak, ilişkiye girmeme, uzun süreli kısırlıklar ya da ebeveynlerin gizli cinsel ilişkileri gibi zorluklar var­dır. Hamilelik öncesinde veya sırasında, bir rüya ya da kahin şeklinde bir kehanet ortaya çıkar; bu kehanet, onun doğuşuyla ilgili uyarıda bulunur ve genelde ba­bayı (ya da onun temsilcisini) tehlikelerle tehdit eder. Genelde bir kutunun içinde suya bırakılır. Sonra hay­vanlar ya da alt sınıftan birileri tarafından (çobanlar) kurtarılır ve dişi bir hayvan ya da mütevazı bir kadın tarafından emzirilir. Büyüdükten sonra seçkin ailesini oldukça becerikli bir şekilde bulur. Bir yandan babasın­dan intikamını alır, diğer yandan kendini kanıtlar. Sonunda sınıf ve onurunu elde eder... Aynı zamanda kitapta esas olarak kahramanların davranış ve psikolojisi Sigmund Freud'un Psikoanalitik felsefesi esas alınarak değerlendiriliyor...
Kahramanın Doğuş Miti
Kahramanın Doğuş MitiOtto Rank · Pinhan Yayıncılık · 2016162 okunma
Bizi tamamen farklı diyarlara götürecek bu ayrı yollardan birini takip etme arzusuna karşı koyalım... O diyarlar ki şimdiye dek el sürülmemiş yerlerdeki ay­dınlatılmamış yollardır....
Sayfa 114 - Otto RankKitabı okudu
Kahramanın kendisi, ebeveyinlerin' den ayrılmasıyla gösterildiği gibi, hayat yolculuğuna yaşlı nesle zıt bir şekilde başlar; aynı anda hem isyancı hem yenilikçi hem de devrimcidir. Her devrimci aslında asi bir oğul, babaya karşı bir isyancıdır....
Sayfa 111 - Otto RankKitabı okudu
Reklam
Parano­yağın ısrarla kendini babanın yerine koyması, yani baba olması, küçük çocukların azarlanmaya ya da araştırmacı meraklarına engel olunmasına verdikleri genel cevapla­rının açıklaması gibi görünür: Baba olana kadar bekle, sonra her şeyi bileceğim!...
Sayfa 110 - Otto RankKitabı okudu
Kahraman miti ve paranoyakların kuruntusal yapısı arasındaki yakın ilişki, mitin paranoyak bir yapı olarak nitelendirilmesiyle çoktan kurulmuştur, burada da içe­rikleriyle onaylanmıştır. Freud'un derin araştırmaları, analiz yoluyla bilinçli hale gelebilecek isterik fantezile­rin içeriklerinin, zulme maruz kalmış paranoyakların şikayetleriyle en küçük detaylarına kadar aynı olduğu­nu gösterdiğinden beri, paranoyakların tüm romansla­rını açıkça gözler önüne sereceği gerçeği şaşırtıcı değil; dahası aynı içerikler, sapıkların arzularının tatmini için yaptığı düzenlemelerde bir gerçek olarak karşımıza çıkmakta...
Sayfa 109 - Otto RankKitabı okudu
Aslında, kahraman mitleri, birçok baş­lıca özellikler açısından, eziyet ve ihtişam sanrılarından muzdarip bazı psikozlu bireylerin, nam-ı diğer parano­yakların kuruntusal fikirleriyle eşdeğerdir...
Sayfa 107 - Otto RankKitabı okudu
Babaya yansıtma, oğlun düşmanca tavırlarını açıklar. Annenin bir hayvana indirgenmesi de aynı şekilde onu reddeden oğlun nankörlüğünü ka­nıtlama amaçlıdır. Zorba kral rolünün, babadan ayrıl­ması gibi, anneye verilen - burada bir hayvana - özel sütannelik rolüyle, anne çocuk taşıyan ve çocuk emziren olarak ikiye ayrılır. Bu ayrılış yine yüceltme eğilimine hizmet eder. Çocuğu taşıma kısmı soylu anneye ayrılır­ken, geçmişten yok edilemeyen alt sınıftan anne emzir­me göreviyle memnun olmalıdır. Hayvanlar anneyle yer değiştirmeye özellikle çok uygunlardır...
Sayfa 106 - Otto RankKitabı okudu
Reklam
Ailelerin özdeşleştirilmesi bazı mitlerde en küçük detaylarla sağla­nır. Örneğin Oedipus mitinde bir krallık çifti diğeriyle dengelenir, hatta çocuğu terk etmek için alan çobanın tam karşılığı çocuğu kur­tarmakla görevlendirilen çobandır...
Sayfa 105 - Otto RankKitabı okudu
Mitler, tersine dönen çocukluk fantezileri vasıtasıyla, yetişkinler tarafından yarahlır, kahramana mit yaratıcısının kişisel çocukluk anıları verilir. Bu ara­da, tüm bu sürecin eğilimi, halkın bireylerinin babaya karşı, kendi çocukluk isyanlarının bahanesidir...
Sayfa 98 - Otto RankKitabı okudu
Freud'a göre, babanın tanrı olarak tanımlanmasına ("Göklerdeki Babamız" vb.) benzer bir tanımlamada normal ve patolojik ruhsal aktivitelerin fantezilerinde aynı düzenle, hükümdarın baba olarak tanımlanmasıdır. Bu bağlamda, neredeyse tüm insanların köklerini tanrılarından almaları da dikkat çekicidir...
Sayfa 95 - Otto RankKitabı okudu
İlahi bir şekilde hamile kalan bakire daha sonra bir ölümlüyle evlenir (İsa, Karna, İyon) ve Tanrı, baba ola­rak babanın büyüklüğünün, gücünün ve mükemmelli­ğinin en büyük çocukça fikrini temsil etse de, bu adam daha sonra gerçek baba olarak görülür...
Sayfa 94 - Otto RankKitabı okudu
Kızını taliplerine verme­yi reddeden veya kızının kazanılmasını, yerine getiril­mesi güç şartlara bağlayan baba, bunu kızını diğer her­ kesten kıskandığı için yapar; zira günün sonunda ona kendi sahip olmak ister. Onu bekaretini korumak için (Perseus, Gılgamış, Telephus, Romulus) ulaşılamaz bir yere hapseder ve emrine itaat edilmediğinde kızını ve onun çocuğunu doyumsuz bir nefretle takip eder...
Sayfa 93 - Otto RankKitabı okudu
Resim