Uzun zamandır böyle merak ettiren, akıcı, elimden zor bıraktığım bir roman okumamıştım. Zaten mitolojiye ilgili olduğum için beğendim, karakterleri ve hikayelerini araştırdım, ayrı ayrı okudum. Savaşlarda en zor kısmı erkekler yüklenmiş gibi geliyor hepimize ama asıl savaş geride kalan kadınların ve çocukların oluyor. Fiziki yaralar ve ölümü genelde kadınlar yaşamasa da kazanılmış bir nesne olarak görülmek ve kullanılmanın ne kadar ağır olduğu yumuşak ve güzel diyebileceğim bi şekilde ifade edilmiş. Farkındalık yaratacak ve düşündürecek sakin bir anlatımı var yani. Erkekler de merak edip okur umarım.
_Spoiler_
Briseis'in Akhilleus'la bağ kuracağını en başından hissetmiştim. Bi yandan rahatsız etti tabi ki, bi yandan da Akhilleus'un tavrı değiştikten sonra olur verdim kendimce. Kadınlar olarak fazla yumuşak başlı ve unutkanız bence, yani kendi adıma bunu söyleyebilirim. Bir insanla ne kadar kötü şeyler yaşarsam yaşayayım, daha sonra ona farklı yönden bakmamı sağlayan bir şey yaşarsak, bi şekilde zaman geçirip bağ kurarsak hiçbi şey olmamış gibi devam edebiliyorum. Her insanın içinde hem iyilik hem kötülük hep var diye inanmanın sonucu bu heralde. Hem iyi hem kötü bir özellik.