Yaşayabildiğin gibi yaşa; yapmamak hata olur. Tam olarak ne yaptığın da önemli değil, hayatını yaşadığın sürece. Eğer buna sahip olmadıysan, NEYE sahip oldun ki...
Binbir Gece Masalları'nda öyküleme sanatı, cinsellik ve ölüm arasında, alttan alta kurulan üretken bir bağ
var. Hükümdar Şehriyar, her gece bir bakireyle birlikte olup sabahında onu öldürmek gibi kötü bir huya sahiptir ve Binbir Gece Masalları, hükümdarın sıradaki kurbanı olarak Şehrazat'ın karşımıza çıkmasıyla başlar. Böyle bir akıbete uğramamaya kararlı olan Şehrazat, işin içinden, hükümdara masallar anlatarak çıkabi leceğini düşünür; tıpkı planladığı gibi, masallar hükümdara öyle sürükleyici, öyle erotik, öyle tatlı ve çekici gelir ki gecenin sonunda kızı öldürmeye Şehriyar'ın içi elvermez. Her gece, bir
masalın yarıda kalmasıyla son bulur ve her gece hükümdar, masalın sonunu dinleyebilmek için Şehrazat'ın canını bir kez daha bağışlar. Ancak Şehrazat'ın hayatta kalmak için icat ettiği öykü anlatıcılığı türü, sona ermeyen, asla doruk noktasına ulaşmayan bir anlatı türüdür.
Bu kitap koca bir kütüphane !
Aman bugün ne pişirsem acaba ? diye takvim yapraklarının arkasına sığınmak gibi bir şey bu kitaba sahip olmak :)
İlham almak, fikir almak hepsi bir yana kısacık ömürlerimize hepsini okuyabilmek hayalleri kurdurması da cabası.
Uzun zamandır almak istediğim bir kitaptı. İlk ve tek baskısı 2007 de yapılmış ne yazık ki. Böyle güzel kitapların baskılarının neden devam etmediğini anlayamıyorum. Kitap ancak sahaflardan temin edilebiliyor.
1800 öncesinden başlayıp 2000 lere kadar uzanan dönemde okunması önerilen 1001 eser var kitapta. Her kitap ortalama 300 kelime ile tanıtılmış, yazar ve konusu hakkında bilgiler verilmiş. Kitapseverlerin kitaplıklarında başucu kitabı olduğunu düşünüyorum. Benim için de öyle olacağı kesin...
Bu kitap koca bir kütüphane !
Aman bugün ne pişirsem acaba ? diye takvim yapraklarının arkasına sığınmak gibi bir şey bu kitaba sahip olmak :)
İlham almak, fikir almak hepsi bir yana kısacık ömürlerimize hepsini okuyabilmek hayalleri kurdurması da cabası.
Kitap, okumanın anlamı, neden okuduğumuz ve neleri okuyup neleri okumamamız gerektiği üzerine bir tartışmaya ve hararetli bir fikir alışverişine yol açacak gibi görünüyor. 960 sayfalık eser, bilgilendirici özelliğiyle tam anlamıyla bir referans kitabı olmasının yanı sıra, kendine özgü diliyle zevkle okunabiliyor. Kitaba yazılarıyla katkıda bulunanlar, 'ölmeden önce hangi kitapları okumamız gerektiğine ilişkin uluslar ve kültürler üstü bir fikir birliği oluşturabilecek benzersiz bir liste üretmek gibi bir iddia içinde olmadıklarını' söyleyerek, "Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap"ın, kendisini sınırlandırıcı bir liste olarak sunmaktan ziyade, çok çeşitli ulusal bağlamlarda okumalar yapmaya dair tartışmaları özendirip çoğaltmasını amaçladıklarını belirtiyor.