Rıfat N. Bali

Rıfat N. BaliTarz-ı Hayat'tan Life Style'a yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
8.8/10
74 Kişi
231
Okunma
19
Beğeni
3.495
Görüntülenme

Rıfat N. Bali

231 okunma, 19 beğeni - Rıfat N. Bali kitapları, eserleri, Rıfat N. Bali kimdir, öz geçmişi, Rıfat N. Bali nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Rıfat N. Bali sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.

Hakkında

Rıfat Bali (d. 1948, İstanbul), Yahudi asıllı Türk yazar, tarihçi ve araştırmacı. Özellikle Türkiye Yahudilerinin tarihi üzerine çalışmalar yapan bir araştırmacıdır. 1948 yılında İstanbul'da doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi'nde lise öğrenimini tamamladıktan sonra 1970-1995 yılları arasında özel bir şirkette yöneticilik yaptı. 2001 yılında Sorbonne Üniversitesi teoloji bölümünden mezun oldu. 1996 yılından bu yana, başta Yahudiler olmak üzere, gayrimüslim azınlıklar, antisemitizm, komplo teorileri, Türk toplumunun kültürel ve sosyal değişimi konularında araştırma ve yayın yapmaktadır. Başta Tarih ve Toplum, Toplumsal Tarih, Birikim ve Virgül olmak üzere çeşitli dergilerde makaleleri yayınlandı. Birçok derleme ve ansiklopediye yazılarıyla katkıda bulundu, birçok kitabı yayına hazırladı. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Unvan:
Yahudi Asıllı Türk Yazar, Tarihçi ve Araştırmacı
Doğum:
İstanbul, 1948

Okurlar

19 okur beğendi.
231 okur okudu.
6 okur okuyor.
300 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
Oğlu Emil Haim Franko'nun, Varlık Vergisi'nin babasını nasıl etkilediği konusundaki anıları şöyle: Sıfırı tüketen Gad Franko kendisi gibi ünlü bir avukat olan "Maitre" (Şekip) Adut ile birlikte Aşkale'ye yollanan ilk konvoydaymış. 1942'nin Ekiminde Aşkale'ye giderken sağlıklı olan babam, 1943'ün ilk aylarında oradan hasta vaziyette döndü. Varlık Vergisi döneminde hukuk doktoramı yapıyordum. Bu verginin adalet ve kanunla alakası yoktu; tamamen siyasiydi. O dönemlerde çok tanınmış bir kişi olan babam bir "ortaçağ kanunu" olarak nitelendirdiği Varlık Vergisi hakkında düşüncelerini Saracoglu'na da söylemişti... Zaten kendisiyle ilgili işler o aşamadan sonra daha da kötüye gitti. (120) (120) Nana Tarablus, "Kamondo Han'da Zaman...", Şalom, 11 Ocak 1995.
Savaşa giden bir askeri birliğin yapabileceği en büyük yanlışlardan birisi, güvenmediklerini arkasında bırakmaktır. Cepheye gönderilecek yedek kuvvetler, cephane, erzak, akaryakıt... hepsi geride kalan bizlerin elinden geçiyor, bizlerin denetiminde oluyordu. Gerçekten hainlik yapmak isteyen birileri için, aslında cephe gerisi çok daha elverişli bir yerdi. Ama gelin görün ki, geride işe yaramaz elemanlar bırakıldığı için bu kritik görevleri yerine getirmekte zorlanıyorduk.(110) (110) Türker Alkan, "Sağcılar Vatansever, Solcular Hain midir?", Radikal, 26 Eylül 2009.
SAFEHAVEN Projesi, Türkiye'yi de kapsayacaktı. Bu proje kapsamında Türkiye'nin, Nazilerin yağmaladıkları altınları ithal edip etmediği veya bu altınlar ile ticaret yapıp yapmadığı meselesi ile Alman firmalarının Türkiye'deki yatırımlarının ve/veya alacaklarının tasfiyesinden elde edilecek varlıkların Avrupa'nın yeniden imarı için Müttefikler'e transfer edilmesi meseleleri müzakere edilecekti. Türkiye, Alman sermayesinin Türkiye'deki varlıklarının ve alacaklarının tasfiyesi konusunu müzakere etmeye razı idi ancak bu varlıkların önce Türkiye'nin savaş ilan ettiği Almanya'dan talep ettiği savaş tazminatına mahsup edilmeleri, akabinde artan bakiyenin Müttefikler ile paylaşılmasını istemekteydi. Müttefikler; Türkiye'deki Alman varlıklarını 1945 yılında 51 milyon doların üstünde, 1946 yılında ise 71 milyon dolar civarında, Almanya'dan krom cevheri ihracatına karşı gelen yağmalanmış altını da 10 ila 15 milyon dolar olarak takdir etmekteydiler. Buna ilaveten Naziler'in Belçika'dan yağmaladıkları 3,4 milyon dolar değerinde altının izi de Türkiye'de bulunacaktı. (17)
(17) NARA, RG84: Turkey, State Department and Foreign Affairs Records, Records of the Foreign Service Posts of the Department of State, https://www. archives.gov/research/holocaust/finding-aid/civilian/rg-84-turkey.htmlKitabı okudu
Babam Aşkale'den döndükten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Para nedeniyle değil. Çok kırılmıştı. Memleketine çok hizmet ettiğine inanıyordu ve böyle bir şey beklemiyordu. Çok kırıldı. 1954'de ölünceye kadar bu kırgınlığı ve durgunluğu geçmedi. Adalet Bakanı'nın isteği ile İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Barosu'na 13 Nisan 1943 tarihli bir tezkere göndermiş ve "Avukat Gad Franko'nun ötede beride Varlık Vergisi Kanunu'ndan bahisle gerek bu kanun ve gerekse hükümetin manevi şahsiyeti aleyhinde tecavüzkar sözler sarf ettiği işitildiğinden disiplin bakımından muktezası takdir edilmek üzere diyerek, avukat Gad Franko'ya disiplin cezası verilmesini istemiştir. Avukat Emil Franko, babasının Varlık Vergisi Kanunu için "bu kanun kurun-ı vustai (Ortaçağʻa ait) bir kanundur" dediğini hatırlıyor. Savcılık bununla da kalmıyor ve 14 Mayıs 1943'te başlamak üzere tam 11 tekit yazısı ile soruşturma sonucunun bildirilmesini istiyor. Mekki Hikmet Gelenbeğ başkanlığındaki İstanbul Barosu İdare Meclisi, 944/12 sayı ile "Avukat Gad Franko hakkında disiplin takibatı açılmasına mahal olmadığına 30 Mart 1944 tarihinde ittifakla" karar veriyor. (139) (139) "Varlık Vergisi Kıskacında Bir Avukatlar Ailesi", Baro Gündemi, sayı 6, Aralık 1997, s. 38-40.
Bu konuda benzer bir diğer örnek Başbakan Erdoğan'ın 18 Mart Çanakkale Şehitler Günü vesilesiyle AKP Çanakkale İl Teşkilatı tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmadır. Erdoğan Çanakkale Savaşı'nda 16, 17, 18 yaşlarında gençlerin ülke için şehit olduklarını belirttikten sonra "niye şehit oldular?" sualini soracak ve bu suale
Reklam
Taptığım Putlarım Bunlardır
Aşağıda bir liste vereceğim. Bu kişiler benim için idoldür, puttur, birlikte ortak koşarım. 2700 küsür okumadan sonra hala bir kitabını gördüğümde heyecanlandığım ve okumak istediğim yazarları listeye koydum. Okumadıklarımı koymadım, bir sıralamaya göre yazmadım. Aynı zamanda tavsiyelerimdir, buyurun: KURGU:
Mazide Kalmış Koleksiyonerler
Sabri Esat Siyavuşgil: "Meraklılar" Sigara Kâğıdı Koleksiyoneri Sait Arat Kese Koleksiyoneri Nadide Uluant Çakmak Koleksiyoneri Abdurrahman Yazgan Köylü Çorapları Koleksiyoneri Prof. Kenan Özbel Karagöz-Hacivat Koleksiyoneri Cemalettin Saraçoğlu Musiki Aletleri Koleksiyoneri Ruşen Kam Tesbih Koleksiyonerleri Tesbihçi İsmail Atalay Ahmet
Mazide Kalan Yayınevleri
MAZİDE KALMIŞ YAYINEVLERİ Türkiye Yayınevi – Tahsin Demiray< Celâl Demiray< Güven Yayınevi – Vasıf Ülkü< Bir Yayınevi – Ramazan Gökalp Arkın < Kanaat Yayınevi – Yakup Bayer < Hilmi Kitabevi – İbrahim Hilmi Çığıraçan < Yaşaroğlu Kitabevi – Ahmet Halit Yaşaroğlu < Cumhuriyet Yayınevi – Ali Toygar< İnsel Yayınevi – Avni İnsel Maarif Kitaphanesi – Naci Kasım ve Menije Kasım< Atlas Yayınevi – Rakım Çalapala< Bozkurt Yayınevi – Aziz Bozkurt< Üniversite Yayınevi – Fethi Aydın Ulucan< Doğan Kardeş Yayınevi – Şevket Rado<
Rıfat N. Bali
Rıfat N. Bali

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
376 syf.
10/10 puan verdi
#tarzıhayattanlifestylea #rıfatnbali bu yıl keşfettiğim en ilginç kitap oldu diyebilirim. 12 Eylül’den günümüze toplumsal yaşayıştaki değişimi, kullanılan dilin değişimini, sosyal yapının değişmesini, zevklerde ve her alanda meydana gelen dönüşümü son derece güzel anlatıyor. Kitabın, büyük bir arşiv taraması emeği olduğu çok belli. Meraklısına muhakkak tavsiye ederim. Yazarın eline sağlık.
Tarz-ı Hayat'tan Life Style'a
Tarz-ı Hayat'tan Life Style'aRıfat N. Bali · İletişim Yayınları · 201367 okunma
Reklam
581 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Eski İstanbul denilen bölgelerde yaşayan rum vatandaşlarımıza yapılan malesef kötü müdahaleleri anlatan bir eser gayet faydali ve ozaman yaşayan insanlariyla ister rum ister turk olsun baya röportaj mevcut tek kusuru aynı olayları röportaj bölümünde çok çok anlattığı için biraz sıkıyor ama mutlaka okuyun derim
6-7 Eylül 1955 Olayları
6-7 Eylül 1955 OlaylarıRıfat N. Bali · Libra Kitap · 201013 okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ben kitabı çok beğendim; yazar çok derli toplu çalışmış. Olayın öncesi ve sonrası zamanlara ve pek çok farklı ağızdan anlatıma da yer vererek yazmış; bunu yaparken de hiç dağınıklığa yol açmadan, kronolojiye uygun, akıcı bir anlatım sergilemiş. Romantik, öznel bir roman dili kullanmadığı gibi; tarih kitabı niteliğinde bir sıkıcılığa da düşmemiş. Özellikle 68 kuşağı dönemine ve dönemin siyasi olaylarına ilgi duyan okurlara şiddetle öneririm.
İsrail Başkonsolosu Ephrahim Elrom'un İnfazı
İsrail Başkonsolosu Ephrahim Elrom'un İnfazıRıfat N. Bali · Libra · 20162 okunma