Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ruhsan Nevvare

Ruhsan NevvareJön Türk yazarı
Yazar
7.9/10
7 Kişi
36
Okunma
0
Beğeni
1.136
Görüntülenme

Hakkında

Asıl adı Hadiye Selimoğlu Ebüzziya'dır. 10 Şubat 1884'te doğmuştur.Türk edebiyatının ilk kadın tiyatro yazarıdır. Ruhsan Nevvare kalem adıdır. Asıl adı Hadiye Selimoğlu Ebüzziya’dır. 12. yüzyılda Horasan’dan Burdur’a yerleşmiş, Bayraktar Selimoğlu ailesinden gümrük müdürü Tevfik Selimoğlu ile Tepedenli Ali Paşa’nın soyundan gelen İkbal Hanım’ın kızıdır. Aile kız çocuklarının eğitimini destekler; Hadiye, Darülmuâllimat'ta (Kız Öğretmen Okulu), kızkardeşi Nahide, Notre Dame de Sion’da okur. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Ruhsan Nevvare takma adıyla kadın dergileri Demet ve Mehasin, Aşiyan, Musavver, Muhit gibi edebiyat dergilerinde şiir ve öyküleri yayınlanmaya başlar. Hadiye Selimoğlu, kadın haklarının sıkı savunucularındandır. Meşrutiyet’in ilanından bir ay sonra kadınların örgütlenmeye başladığının işaretini veren, bir nevi küçük bir manifestoyu andıran kısa bir yazı yayınlar: "Evet o kadar çok şey isteyeceğiz, ilerlememizi o kadar ciddi bir dirençle arayacağız ki görüp işitenler bizlerdeki istek ve hevese hayret edebilecekleri gibi, şimdiye değin horlanarak ve aşağılanarak yaşadığımıza da şaşacaklar ve Müslüman kadınlardaki sağlam yürek ve bilgiye, sabır ve ağırbaşlılığa özellikle de sözdinlerliğe şaşıracaklardır. Kadın-­‐erkek birçoklarının sandığı gibi hiçbir işe yaramaz ve beceriksiz olmadığımızı göstereceğiz. Bunu yaparken de ulusal geleneklerimizi ve dinimizin gereklerini gözden uzak tutmayacağız. Bizim de akıl, sezgi ve mantıklı yargılamalarla pek çok işe yarayabileceğimizi ortaya koyacağız. Bütün kalbimizle başlamasını istediğimiz o bizi mutluluğa erdirecek ilerleme adımlarının şimdiye değin atılmaması nedeninin araçlarımızın ve kılavuzumuzun yokluğuna dayandığını belirleyeceğiz. Çalışacağız, öğreneceğiz. Bitmez, tükenmez bir çaba ile çalışacağız. Sonra da bellediklerimizi, öğrendiklerimizi başkalarına aktararak onların da yararlanmasını sağlayacağız." Ailecek görüştükleri, Fecr-­‐i Ati akımına mensup, kızkardeşi Nahide’ye olan aşkından ötürü “Nahid” mahlasını kullanan Tahsin Nahid ile birlikte 1908 yılında, yayınlanmış tek yapıtı olacak Jön Türk adlı üç perdelik tiyatro oyunu yayınlanır. Piyes, Mınakyan Efendi’nin Osmanlı Tiyatrosu’nda sergilenir ve büyük bir ilgiyle karşılanır. 1907 yılında Tahsin Nahid ile birlikte yazdıkları Aşkımız ve Sanatkârlar adında birer perdelik iki komedi ise yayınlanma olanağı bulamamıştır. Arkadaşı Halide Edip ile birlikte amacı kadınları “irfaen” yükseltmek olan Teali-­‐i Nisvan Cemiyeti’ni kurar. Derneğin sekreterliğini üstlenir. Aralarında Nezihe Muhiddin’in de olduğu bu dernek, ders ve konferanslar düzenleyecek, İngilizce kursu verecektir. 1909 yılında Osmanlı edebiyatının ünlü yayıncısı Ebüzziya Tevfik’in oğlu Ubeydullah Talha ile evlenir. Birbirlerini tanıyarak ve isteyerek evlenen çiftin 1911 yılında oğulları Zübeyir Ziyad dünyaya gelir. Hadiye Selimoğlu Ebüzziya, oğlu üç yaşındayken yakalandığı verem hastalığı nedeniyle yaşamını genç yaşta yitirir. Mezarı, Bakırköy’deki aile mezarlığındadır. Torunu, dünyaca ünlü seramik sanatçısı Alev Ebüzziya’dır. Jön Türk adlı yapıt, oğlu Ziyad’a göre aslında Hadiye Selimoğlu tarafından yazılmıştır. Bir kadının tiyatroyla ilgilenmesi o dönemde hoş karşılanmayacağı için Hadiye yapıtını hem Ruhsan Nevvare takma adıyla hem de kendi adının yanına Tahsin Nahid’inkini de ekleyerek yayınlatmak zorunda kalmıştır. Jön Türk, 2003 yılında yeniden yayınlanacaktır. Ancak, kitabın üzerinde Ruhsan Nevvare’nin adı geçse de içerisinde yalnızca Tahsin Nahid’in hayatı ve yapıtları hakkında bilgi verilmiştir. 2012 yılında yapıtın Almancası yayınlanır. Sade bir dille yazılan piyes, istibdat döneminde sarayda önemli bir görevi olan babasının zenginliğini ve iktidarını sürdürmek için yaptığı yolsuzluklarla yüzleşen Leyla’nın öyküsüdür. Tüm bu yolsuzlukları ve yapılan zulmü görerek, rejim karşıtı gruba katılan amcasının oğlu Nihad’a âşık olan Leyla, Meşrutiyetin ilanıyla birlikte gazetelerde işledikleri insanlık suçları ifşa edilerek kamuoyuna duyurulan devlet adamları arasında yer alan babasından halk hesap sormak için evi basınca gerçekleri öğrenecektir. Sessiz kalarak suçunu kabul eden babasının İttihat ve Terakki tarafından halkın galeyanından korunmak üzere götürülmesiyle bu utançla yaşayamayacağını hissederek kendini öldürmeye karar verir. Onu bu kararından Nihad döndürecektir. Nihad, bu utançtan ölerek değil, ülkeye fayda sağlayarak kurtulmayı önerecek, piyesin sonunda Leyla, ülkeyi Nihatla birlikte karış karış gezerek kadınlara özgürlüğün, eşitliğin ne olduğunu anlatmak, onlara dikiş ve nakış öğretmek ve kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamak üzere Anadolu’ya doğru yola çıkacaktır.
Unvan:
Türk Yazar
Doğum:
10 Şubat 1884
Ölüm:
İstanbul, 1914

Okurlar

36 okur okudu.
8 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Oh, ne büyük mutluluk! Bir yılda Şûra-yı Devlet üyesi! Yurttaşlarım bin türlü zulme göğüs gerip çalışırken, ben istibdad koltuklarında rahat edeceğim! Yükselmek için zulüm edeceğim; yükselmek için ev yıkacağım. Kısacası namussuz, dinsiz olacağim öyle mi?
Sayfa 37 - NihadKitabı okudu
Reklam
Günümüz gibi...
Bir kısmına eksik, oldukça eksik bir Avrupa eğitimi veriliyor. Biz böyle ikiyüzlü, kirli bir eğitim alacağımiza, keşke eskisi gibi, eski Türkler gibi bilgisiz ama saf, bozulmamış, iyi yürekli kalsaydık. Öteki bir kisim ise bilgisiz; ama saf ve temiz olmayan bir bilgisizlik içinde kalıyor. Sonra, bu iki kısım halk bir araya gelince, biri bildiği dil ile giydiği elbiseden dolayı kendisinde bir üstünlük hakkı arıyor; öteki kısım ise, eğitim eksikliğinden dolayı çirkin bir kıskançlığın güçsüzlüğü nedeniyle aklına, ağzına geleni sayıyor.
Millete saf ve hilesiz bir vicdanla hizmet etmek isteyenlerin ellerini bağladığınız için sorumlusunuz; onların kollarını bağlayacağınız yerde yollarını açınız; serbest bırakınız ki ilerlesinler, taşan ırmaklara çekilen setler gibi, önlerine engel olmayınız; sonra bir gün gelir ki, o pek sağlam sandığınız setler yıkılır da engel olanların üzerine mezar taşı olur.
Sayfa 35 - NihadKitabı okudu
Babaların kusurlarından çocukların sorumlu tutulacakları zamanlar geçti.
Sayfa 78 - Bordo Siyah
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok