Sait Faik Abasıyanık

Son Kuşlar yazarı
Yazar
Çevirmen
7.8/10
17,1bin Kişi
85,9bin
Okunma
6,3bin
Beğeni
178bin
Görüntülenme

En Eski Sait Faik Abasıyanık Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sait Faik Abasıyanık sözleri ve alıntılarını, en eski Sait Faik Abasıyanık kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve mavilikleri çok gördük, sizin için çok kötü olacak. Benden hikayesi.”
Bahçenin kenarından geçerek yukarıya, Arnavutköy’ün tepelerine doğru yürürken burnumuza hãlã menekşe kokusu geliyordu. Altımızda bir Mayıs gününü bırakarak Şubat ayını yukarıda kamçı gibi bizi bekler bulduk. Say:149 Sabahın 4.30’u. İnsan sesleri sessizliğin içine düşüyor. Karanlığa bol bol duman fışkırtan meşalelerin geceye yaptığı te’siri
Reklam
Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamarasındayım. Yine hava karlı. Yine İstanbul çirkin. İstanbul mu? İstanbul çirkin şehir. Pis şehir. Hele yağmurlu günlerinde. Başka günler güzel mi, değil; güzel değil. Başka günler de köprüsü balgamlıdır. Yan sokakları çamurludur, molozludur. Geceleri kusmukludur. Evler güneşe sırtını çevirmiştir. Sokaklar dardır. Esnafı gaddardır. Zengini lakayttır. İnsanlar her yerde böyle. Yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek.
Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
Güzel yer, güzel yer Alemdağ. Şu saatte on beş metrelik ağaçlarıyla, Taşdelen'iyle, yılanıyla... Ama kış günü yılanlar inindedir. Olsun. Hava Alemdağ'da ılıktır. Güneş yaprakları kıpkızıl ağaçların içinde doğmuştur. Gökten parça parça ılık bir şeyler yağmakta, çürümüş yaprakların üstüne birikmektedir. Taşdelen parmak gibi akar. İçimizi şıkır şıkır eden bir maşrapayla önce içimizi, sonra çırılçıplak soyunarak dışımızı yıkıyor. Su içmeye gelen bir tavşan, bir yılan, bir karatavuk, bir keklik Polonezköy'den şerefimize kaçıp gelmiş bir keçiyle alt alta üst üste oynaşıyoruz.
"Keşke kar yağsa. Kar yağdığı zaman yine havada ılık bir şeyler oluyor."
Reklam
"Bu köyden misin hemşerim?" dedim. "Değiliz bu köyden amma, buralı olduk sayılır. Yirmi senedir burda hamallık ederim." "Buralı sayılırsın." "Sayanlar da var, saymayanlar da." Amma da köye düşmüşüm ha! Şöyle aydınlık cevap veren birine rastlamayacak mıyım bu köyde? "Köyünüz güzel ama..." "Gününe bağlı. Güzel günü olur, cigaran, paran varsa... Ocak yanarsa... Çorba pişerse, yük çıkarsa... Tıngırın varsa... Keyfin gıcırsa..." "Doğru, her şey şarta bağlı şunun şurasında." "Şartsız şurtsuz yaşayanlar da var." "Var, var ama..." "Ölüm de var arkada, ölüm. Şu köşkün sahibi de ölecek. Şu horoz da." Göğsüne vurdu: "Şu ben de" Yüzüme baktı: "Şu sen de..." "Doğru, doğru ama," dedim, "yine fark var." "Nede? Ölüden ölüye mi?" dedi. Şaşkınlığıma geldi: "Öyle ya," dedim. "Yok yok!" dedi. "Ölüden ölüye fark yok; canlıdan canlıya fark var." Düşündüm: Domuzuna haklıydı. İçimden, "Vay anasını!" dedim. Sanki "Vay anasını!" dediğimi duymuş gibi yüzüme bakıp; "Ya!.." dedi. "Ben de onu söylemek istiyordum ya, canlıdan canlıya fark domuzuna," dedim. "O var," dedi. "Amenna!"
Güneş batmak üzeredir. Aman, dikkat! Güneş batmak üzeredir’in arkasından dünyanın tasviri gelir. Hiç niyetim yok: dalgaları boyamağa, ufku bir dilim ekmek gibi kızartmağa. Bak! Yine yapacağımızı yaptık işte. Dalgaları boyadık. Ufku mis gibi kızarttık.
Birdenbire her şeyi hoşuma gitmişti. Ama ben onun birdenbire hoşuna gitmemiştim. Ağır ağır hoşuna gider miyim acaba? Buralarını düşünmedim. Düşünmedim, hemen o gece ona aşık oldum.
Sayfa 32
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.