Samuel Noah Kramer Sözleri ve Alıntıları
Samuel Noah Kramer sözleri ve alıntılarını, Samuel Noah Kramer kitap alıntılarını, Samuel Noah Kramer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ağlamaktan yüreği daralmıştı, bozkıra vurdu kendini
Sayfa 339Kitabı yarım bıraktı
Yasak saraylar ve gizemli köşkler- çoğu müze olmuştur. Sultanların zorbalığı sonsuza dek ortadan kalkmıştır. Türkiye artık bir cumhuriyettir.
Kabalcı YayınlarıKitabı okudu
Şimdiki yoksul bizlerin Allah’ımız var …
Yoksulların bile çiftlikleri, bahçeleri, evleri ve sığırları vardı.
Evde huzursuz bir kadın,
Derde dert katar.
Sayfa 155 - KabalcıKitabı okudu
Din ile aşk arasındaki fark; izlediği güzergahtır; yatay düzlemde "ötekini" arayan aşktan farklı olarak din, dikey düzlemde "doğaüstünü" arayışta şekillenir.
Sayfa 55Kitabı okudu
Bu Belgelerde ve yazman olarak tek bir kadın adı yoktur, bu nedenle Sümer okulu yalnızca erkek ögrencileri kapsar gibi görünmektedir.
"Çünkü aşk ölüm kadar güçlü, kıskançlık mezar kadar acımasızdır."
Sayfa 387 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Boşuna demiyoruz dünya kıskanıyor
Türkiye Cumhuriyeti'nin sevgili kurucusu ve kahramanı, açık yüzlü, hüzünlü bakışlı Atatürk'ün büyük bir fotografı asılı. Bazı açılardan çagımızın en önemli siyasetçilerinden biri
olan bu dikkate deger insan için söylenecek ve yazılacak daha pek çok şey var. Ama gerçekleştirdikleriyle yeni bir çag başlatmış da olsalar benim işim çagdaş "kahramanlar"la degil. Ben Sümerologum ve çok uzak geçmişin, çoktan beridir unutulmuş "kahramanlan"dır benim işi m.
Çünkü aşk ölüm kadar güçlü, kıskançlık mezar kadar acımasızdır.
Sayfa 387 - KabalcıKitabı okudu
Eski Sümer hükümdarları, fatih olarak ne kadar büyük başarılar elde etmiş olurlarsa olsunlar, acımasız tiranlar ve mutlak monarklar değillerdi. Bütün önemli devlet sorunlarında, özellikle savaş ve barışla ilgili durumlarda, halkın önde gelenlerinden oluşturulmuş resmi bir meclise danışırlardı. Böyle önemli bir “Meclis” Sümer tarihinin çok erken devirlerinde, beş bin yıl önce yer almıştır.
Mehmet Şimşek’ten bahsediyor :))
Bir efendin olabilir, bir kralın olabilir,
Ama asıl korkulacak adam vergi memurudur.
Sayfa 158 - KabalcıKitabı okudu
antik sümer yaratılış destanı ve kuran Enbiya 30 ;)
Gök Yer'den uzaklaştıktan sonra,
Yer Gök'ten yarıldıtan sonra,
Insanın adı konduktan sonra;
An (gök-tannsı) gögü ele geçirdikten sonra,
Enli! (hava-tanrısı) yeri ele geçirdikten sonra ...
Bu dizelerio çevirisini yaptıktan sonra, bir çözümlerneye giriştim ve şu kozmogonik kavramlan içerdikleri sonucunu çıkardım:
l. Bir zamanlar gök ile yer birdi.
2. Gök ile yerin ayrılmasından önce bazı tannlar vardı. 3. Gök ile yerin ayniması üzerine, gök-tanrısı gögü ele geçirdi,
ama yeri ele geçiren hava-tanrısı Enli! oldu. Bu pasajcia dile getirilmeyen ya da belirtilmeyen can alıcı noktalardan bazıları şunlardır:
l. Gök ile yerin yaratıldıgı, eger yaratılmışsa kimin tarafından yaratıldıgı düşünülüyor muydu?
2. Sümerlerce gök ile yerin biçimi nasıl canlandırılıyordu?
3. Gögü yerden ayıran kimdi?
Ayakta uyuyorlar hemde :))
Çok gümüşü olan mutlu olabilir,
Çok arpası olan mutlu olabilir,
Ama hiçbir şeyi olmayan uyuyabilir.
Sayfa 153 - KabalcıKitabı okudu
Tarixi "dəqiqliklə" maraqlanan oxucu göstərilən faktların düzgünlüyünə inanmalı və ona tam əmin olmalıdır. Biliyin axtarışı bəzən biliyin özündən daha vacib olur, xüsusilə o bizdən xeyli uzaq dövrə aid olanda.
Sayfa 5Kitabı okuyor
"Yeri düz, yassı bir disk olarak, gögü ise, üstten ve alttan kubbe biçiminde katı bir yüzeyle örtülü çukur bir yer olarak düşünü
yorlardı. Bu göksel kubbenin neden yapıldıgını düşündüklerini henüz bilemiyoruz. Kalayın Sümercesinin "gök metali" olmasından yola çıkarak, kalaydan yapılmış oldugu düşünülebilir. Gök ile yer arasında,
en yakın anlamı "rüzgar" (hava, soluk, ruh) sözcügü olan, !il dedikleri
bir ögenin olduguna inanıyorlardı; bunun en belirgin nitelikleri hareket ve genleşme gibi görünmektedir ve dolayısıyla kabaca bizim "atmosfer"imize karşılık gelir. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızlann da atmosferle aynı maddeden yapıldıgına, yalnız bunlann fazladan par
laklık niteligiyle donatıldıgına inanılıyordu. "Gök-yer" üstten ve alttan, her yandan sonsuz bir denizle kuşatılmıştı ve evren bunun içinde, bir biçimde sabit ve hareket etmeden duruyordu.
"