“Bu kadın bir azizin bile sabrını zorlar. Bu lanet eve beni davet edenin kendisi olduğunu sence unutmuş olabilir mi?”
Isabel başını bir kez daha evin kenarından uzattı. “Seslerin yukarı doğru çıktığını unutmazsanız iyi olur, lordum.Dilinize dikkat edin, lütfen.”
“Özür dilerim...Çatılardaki hanımefendilerle sohbet etmeye alışkın değilim. Bu durum için geçerli görgü kurallarını kaçırmışım.”
Isabel gözlerini kısarak Nick’e baktı. “Üç kat yüksekten bile patavatsızlık yaptığınızı anlayabiliyorum.”
Kabalık mükemmelliğin nihai sınavıdır. Kibar bir hanımefendi dilini tutar.
— En Seçkin Hanımefendiler Üzerine Bir inceleme
Kadın terzisindeki en heyecan verici şeyler ipek desteleri değildir, skandal fısıltılarıdır.
— The Scandal Sheet, Ekim 1823
Isabel karşılık vermek için ağzını açtı ama söyleyecek hiçbir şeyi olmadığını fark etti. Ağzını kapattı. Ne kadar da sinir bozucuydu. Romanlarda kadın kahramanın her zaman söyleyecek zekice bir şeyleri olurdu.
“Hanımların böyle şeyler yapmadığını bilirsiniz sanırım.”
Kadının kaşları hafifçe çatıldı. “Ne saçma bir âdet değil mi? Yani, kadınlar... Havva’dan beri iki ayağının üstünde yürüyebiliyorlar.”
"Olmaz. Bu konuşmayı bitirmeden çıkamazsın. Ben artık o çocuk değilim."
Penelope hafif, neşesiz bir kahkaha attı. "Biliyorum."
"Tommy de değilim."
"Onu da biliyorum."
“Ne kadar da tutku yoksunu.”
Dük, Juliana’nın iğnelemesi karşısında tepki vermedi. “Bir iş meselesi. İyi bir İngiliz evliliğinde tutkunun yeri yoktur.”
“Hayatınızı tutkusuz yaşamayı nasıl düşünebilirsiniz?”
"Ah, ben henüz okumadım. Yani hepsini değil."
"Bitiremediniz mi?"
Isabel başını salladı. " Hiç başlamadım. Sonundan hoşlanmadım."
Nick öne doğru eğildi." Sonundan mı?"
"Kitapları hep sonundan okumaya başlarım."
Mara'nın önünde yüz yüze dururken Temple, hayatında hiç kimseye kendini bu kadar denk hissetmemişti. Belki ikisi
de büyük günahlar işlediği içindi. Belki ikisi de güven duygusuna inancını yitirdiği içindi.
Temple her şeyini kaybetmenin ne demek olduğunu iyi bilirdi. Yapmaması gereken bir tercih yüzünden bir anda tüm hayatının alt üst olmasını iyi bilirdi. Tek bir yanlış hareket buna yeterdi.
Belki Havva o kadar güzel olmasaydı, yılan onları rahat bırakırdı.
Kötü olan Havva’ydı, asla yılan değil. Tıpkı herhangi bir şeyde zarar görenin, adı lekelenenin kadın olması gibi, asla erkek değil.