Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selma Fındıklı

8.2/10
57 Kişi
191
Okunma
7
Beğeni
2.750
Görüntülenme

En Eski Selma Fındıklı Gönderileri

En Eski Selma Fındıklı kitaplarını, en eski Selma Fındıklı sözleri ve alıntılarını, en eski Selma Fındıklı yazarlarını, en eski Selma Fındıklı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
159 syf.
5/10 puan verdi
fena değil
Saray Meydanı'nda Son Gece
Saray Meydanı'nda Son GeceSelma Fındıklı · Remzi Kitabevi · 199917 okunma
Gümüşlü bir martı geldi, bilmem kaçıncı tekrarlayışında, usulca köşk üstüne kondu. Garipsenecek kadar kıpırtısız oturuyordu korkuluğun ucunda. Türküyü mü dinliyordu ne? Dülgere haber getirmişti belki, bahr-i sefid üzerindeki kara gözlü yarinden... Belki de ta kendisiydi... Esir pazarında görüp de bir kese altın yüzünden alamadığı bir güzel için miydi bu yakınma? Yoksa hiç ulaşamayacağı bir paşa kızı için mi? Binmiş gemiye başka bir erkeğe eş olmaya gidiyordu... Ya da çoktan nikahlanmıştı... Birden sıkıldım uydurduğum ayrılık hikayelerinden. Adını bilmediğim adamla, gerçekte var olmayan bir kadının aşk yarasına derman aramak neyime gerekti benim? Fırçayı hırsla küpe daldırdım, macunla sıkıştırılmış tahtalara aşı boyası çekmeyi sürdürürken, kendi gönlümdeki uçsuz bucaksız boşluğu düşündüm de daha beterdi daraldı içim. Sevdanın gölgesi bile düşmemişti yüreğime. Buydu hayatımda eksik olan Kanım öylesine durgun, kanım öylesine donuktu. Yel esmeyen derin bir vadide, gözlerden ırak bir gölün yavaş yavaş kirlenip katılaşan durgun suları gibi, aklını şaşırıp da oralardan geçecek bir yolcunun küçüçük bir taş atmasını bekliyordu dalgalanmak için. Kıyısında kurumaya yüz tutmuş yapraksız ağaç da canlanırdı o zaman. Köklerinin nereye kadar uzandığını hiç öğrenememiş , yirmi beş yıllık garip bir ağaç...
Reklam
Benim yarim olmadı hiç. Muallim mektebinde yalnız kızlar vardı, dört yıldır öğretmenim, değişen bir şey yok! Okuldaki erkek öğretmenlerin hepsi evli. Hoş, bekar da olsalar kim bakar onlara? Çirkin değilim.. Kısa değilim... Uzun değilim... Niye sevebileceğim biri çıkmıyor karşıma... Aşk neden benim kapımı çalmıyor? Geçen gün gazetede gördüğüm bir reklamı hatırlıyorum. Saçına renk renk güller takınmış güzel bir kız vardı. Resmin üstünde de inandırıcı olmayan bir cümle "PURO Sabunu on dört gün zarfında yüzünüzün cazibesini artırmayı garanti eder." Denesem mi acaba diye gülümserken babam hafifçe koluma vuruyor. -Kız ne gülisen kendi kendine? Delisen, nesen? Hemen geçiştiriyorum. -Yok bir şey baba... Okulda, çocuklardan birinin yaptığı soytarılık aklıma geldi de...
Sıkıntıyla avurtlarıma hava doldurup boşaltıyordum. Amacıma ulaştım çok geçmeden: -Neyin var? diye sordu. -Canım sıkılıyor..Mektep tatil olunca oyalanacak bir şey bulamıyorum.. -Bedesten'e git..Babana yardım edersin.. -İstemiyor ki.. -Niçin? -Para kazanmanın tadını alınca okumaktan vazgeçermişim.. -Geçer misin? - Aslında geçmem ama sonu yok bu
159 syf.
·
Puan vermedi
Biraz da İzmir hakkında konuşalım, övünelim. Sevgili İzmir'liler dünden kalan "çiğdem"lerin çöpünü dökerken, kahvaltı sofrasında onları "gevrek ve boyoz"ları beklerken buram buram körfez esintisi kokan bu incelemede sizlere de daha fazla Acun Ilıcalı heyecanı yaratmadan hızla kitaba gelelim; 1800’lerden 1940’lı zamanlara doğru farklı farklı zamanların yer aldığı kitapta İzmir'in sahip olduğu tarihi önem, kültür karmaşası insanlarının küçük küçük hikayeleriyle kolay kolay elinizden bırakamayacağınız bir kitap haline geliyor. Farklı etnisiteden insanlara kucak açan hoşgörü şehrimizde, farklı bakış açıları ve farklı insan hallerini bir arada görmenin de kitabı beğenmeniz konusunda yardımcı bir etken olacağını düşünüyorum. Amma şehircilik yaptık, bir dahaki İzmir kokan incelemede herkese "andaç" okumasını önereceğim o zamana kadar şimdilik hoşçakalın.
İmbatta Karanfil Kokusu
İmbatta Karanfil KokusuSelma Fındıklı · Remzi Kitabevi · 200728 okunma
-Babam çok dindar bir adam değildi. Gerçi bu da kimseyi ilgilendirmez ya, dinsiz de değildi..Öylesine çirkin bir yakıştırmayı hiç hak etmemişti. Sözlerini özenle seçebilmek için durmadan yutkunarak zaman kazanmaya çalışıyor. Yakalığını, kravatını yokluyor düzgün durduğu halde.Fesini çıkarıp eline alıyor. Püskülüyle oynarken: -Haklısınız Süreyya Hanım, diyor "Lakin Allah şahidimdir ki bizim evde kullanılmadı o yakışıksız laf(Gavur Zabit).. Ne rahmetli pederimin ağzından duydum ne de ben dile getirdim. Söyleyen densizler adına da bağış diliyorum sizden..." Konuştukça garip bir bağ kurulmakta aramızda. Sıcak soluğumuz buz kalıplarından örülmüş bir duvarı eritiyor da birbirimizi daha iyi görüyoruz sanki..Yemini de inandırıcı..Ama neden gelmiş?Gerçekten özür dilemek için mi?Ta Urfadan..Bilmiyorum..Zaten ne biliyorum ki son günlerde? Süheyla'nın mektubu karıştırdı aklımı..Edirne yolculuğu..Naim Bey..Vatanpervermiş..Bana ne? Sevilmeyecek de yanı yokmuş..Sessizliğimiz uzadı gitti yine..Nasılsa kolay buluyorum bu kez duruma uygun lafları: -Kusura bakmayın Memduh Bey, uzak yollardan gelmişsiniz, fakat bir kahve bile ikram edemiyorum size..Malumunuz her şeyin kıtlığını çekiyoruz.. Hoşlanıyor söylediklerimden..Yüzünde sevinç kıpırtılarıyla gülümseyerek bana bakıyor: -Süleymaniye uzak mıdır sizce? Şaşkınlıkla soruyorum: -İstanbul'da mı oturuyorsunuz artık? -İki yıldır..Darülfünun lisan şubesinin Fransızca kısmında biraz yaşlı bir talebeyim.. Birkaç ay sonra mezun olacağım kısmetse...
Reklam
-İkimiz aynı anda, aynı düşü görebilir miyiz Süreyya? -Göremeyiz.. -Öyleyse bu bir tansık.. -Belki.. Sağ olduğundan umut kesmiştim çünkü.. -Avucunda ne var senin? -Kum gülü.. -Nereden buldun onu? -Annen verdi sen gittikten sonra..Sevda tılsımıdır, iyi sakla, Memduh'u sana getirecek, demişti.. -Hem bedeninde hem de ruhunda silinmeyecek izle taşıyan, saçı, bıyığı kırlaşmış, omuzları çökmüş bir gaziyi kabul eder misin kocalığa? -Ya sen, büklümlerine gümüş rengi teller sarılmış, beklemekten benzi solmuş bir gelini kabul eder misin?
Kitaplar sayesinde arkadaşlarımı o denli geride bırakmışım ki sözlüğe gerek duymadan çözebiliyorum anlamını. Mürver esansıymış.. Kadınlar için harika koku...1887..Paris..
-Nedir bilmez misin sayeban? pek aptal aptal baktın.. -Gölgelik, gölge veren -Siz mektepliler her şeyi kitaba göre anlatmaya bayılırsınız ama bir halt bilmezsiniz...Yanları açık padişah çadırıdır sayeban. Gezintiye avlanmaya çıktığında dinlensin diye hemen kuruverir hizmetkarları.
194 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.